Hz. Mevlâna Celâleddin-i Rûmî'nin sadece bizim insanımıza değil, bütün insanlığa umut aşılayabilecek seviyeye sahip olması nedeniyle türbesinin bulunduğu Konya’mız her yıl dünyanın her yerinden binlerce ziyaretçinin buluştuğu, birlik ve beraberlik harcının yoğrulduğu bir merkez olmaktadır.
Hazreti Mevlâna'yı Anma ve Vuslat Yıldönümü Törenleri'nin yapıldığı 7-17 Aralık tarihleri arasında bütün dünyanın gözlerini tekrar maneviyat ve hoşgörü şehri Konya’mıza çevirmeyi zaruri kılar.
Şeb-i Arus yani düğün gecesi olarak bilinen 17 Aralık gecesi, yani Mevlâna'nın vefat günü yeniden doğuş günü olarak kabul ediliyor. Zira vefat edip sırlandığı zaman sevdiğine, yani Allah'a kavuşmuştur. Onun için Hz. Mevlâna vefat gününe düğün günü veya gelin gecesi manasına gelen 'Şeb-i Arus' demiş, "Ölüm günüm, düğün günümdür" tabirini kullanarak da bu isimlendirmeyi kendisi yapmıştır.
Hazreti Mevlâna'nın bütün insanları birleştiren ve bir arada tutan bir öz ruhu vardır. Bu Ruh Kur'an'ın ve Sevgili Efendimizin aydınlık ruhunun yolcusudur. Onun yol aydınlığında o da bir ışıktır.
Mevlâna'nın amacı insanları asıl yola, alana, düzleme çekmek ve bir yol aydınlığında götürmektir. Ne yazık ki, kimi insanlar ondan yakaladıkları ışığı tam kavramadan, algılamadan asıl yola girmek yerine, kendi alanlarına çekmek istiyorlar. Yol sapakları bazen insanı ana yoldan çıkartmaya neden olabiliyor. Asıl yol terk ediliyor.
Mevlâna hayatın içinde ve hayatın her alanına bakış getiren bir büyük ariftir. Kendisine atfedilen yücelikleri kaldırabilecek bir tevazuu bulunur. Çok sıradan bir olayı yüceltirken çok yüce bir durumu insan düzlemine çekebiliyor. Onun bu gücünü istismar eden kesimler yok değil. Onun asıl yolunda yürümek varken, o rehberliğiyle insanlığı asıl olana götürmek isterken o kimseler sapalara çekmeye çalışıyorlar.
Hazreti Mevlana’nın felsefesine ve düşüncelerine uyanlar, doğru yolda ilerlerler. Hazreti Mevlana’yı 741. Vuslat yılında bir kere daha rahmetle anıyorum.