Bir damla petrol eşittir bir damla kan
Libya'ya asker gönderme tezkeresi Cumhur ittifakı olarak tanımlanan AK Parti ve MHP’nin oylarıyla Meclis'ten geçti. Millet İttifakı olarak adlandırılan CHP, İyi Parti ve HDP'nin oyları tezkereyi engellemeye yetmedi.
Cumhur ittifakının teskereye güvenoyu vermesinin gerekçesi, Türkiye’nin Akdeniz’deki çıkarlarının korunması olarak açıklanmaktadır. Suriye’ye asker gönderilirken de benzeri açıklamalar yapılmıştı. Ancak, Suriye’den kazanımımız 5 milyon göçmen oldu. Bunun dışında, Türkiye’nin kazandığı ne var! Petrolü ABD alıyor, müstahkem mevkilere Rusya konuşlanıyor, Türkiye’ye gelmek için hala sınırımızda bekleyen on binler var!
Libya’ya gönderilecek askerlerin, doğrudan savaşa gönderilmiş olacakları gerçeğiyle karşı karşıyayız. Bu Müslüman ülkede bir iç savaş vardır. Peki, bizim bu iç savaşa müdahil olmamızın anlamı nedir? Meşru hükümetinin daveti üzerine Libya’ya gidecekmişiz! İyi de, Suriye’nin meşru hükümeti Esad rejimi değil mi? O zaman, Suriye’de neden Esad’a karşı savaşıyoruz?
Bize düşen, Libya’daki iç savaşa müdahil olmak değil, belki arabulucu olarak tarafları bir araya getirmeye çalışmak olmalıdır. Öleni, öldüreni Müslüman olan bir savaşa neden müdahil olalım. Akdeniz’deki petrol, doğalgaz yatakları için mi?
"Bir damla petrol, eşittir bir damla kan" zihniyeti ABD tarafından uygulanan emperyalist bir zihniyettir. ABD, bu taktiği hep Müslüman ülkelerde uyguluyor. İkinci dünya savaşından sonra Hıristiyan ülkelerin birbirleriyle savaştıklarına hiç şahit oldunuz mu? Elbette ki, hayır! Peki Müslüman ülkeler neden birbirleriyle savaşıyor, daha doğrusu savaştırılıyorlar?
Artık başta Müslüman ülkeler olmak üzere bütün mazlum ulusların daha dikkatli ve akıllı olması gerekmektedir.Petrol ve doğalgaz uğruna birbirine kırdırılan Müslüman ülkeler bir an önce uyanmalıdır. Venezuella örneğinde olduğu gibi.