Hemen her konuda batıyı örnek alanlar ve batının gelişmişliğine dem vuranlar bilsinler ki, batı hala ortaçağ karanlığını yaşamaktadır. Aslında Batı insani anlamda içinde bulunduğu ortaçağ karanlığından hiçbir zaman çıkmamıştır ve çıkmaya da niyeti yoktur.
Batı hiçbir zaman insanileşmemiştir. Batı bilgi biriktirmiştir ama biriktirdiği bilgiyi sermayeye ve sömürüye dönüştürmüştür. Zalimliğinden, kıyıcılığından, bencilliğinden, kendine adil olmaktan hiçbir zaman vazgeçmemiştir.
Batı, Dünya’da elinin yetiştiği her yeri sömürmüştür, daha önce el koyduğu ülkelerde bu gün de süregelen fakirliğin, açlığın ve geri kalmışlığın sebebi bu sömürüdür. Milyonlarca Afrikalı’yı köleleştirerek Avrupa’ya ve Amerika’ya götürmüşler, akıl almaz insanlık dışı şartlarda çalıştırmışlar, bir çoğunu da okyanusun karanlık sularında balıklara yem etmişlerdir.
1. Dünya savaşında 13-15 milyon, 2. Dünya savaşında ise 65-75 milyon civarında insanın ölümüne sebep olmuşlardır. Ancak, zorbalığa ve acımasızlığa dayalı zenginlikleriyle gözlerimizi kamaştırmayı başarmış ve insanlık maskesi ardındaki çirkinliklerini ve çifte standartlarını hep gözden ırak tutmuşlardır.
Son olarak batının iki yüzlülüğünün en bariz göstergesi olan Filistin’dir. Filistin’de silahsız göstericiler düpedüz katlediliyor, üstelik İsrail denen terör örgütünün sözcüsü “o kadar insanı hapse atamazdık ya” diyor. Dönüp Batıya, “nerede hani insan hakları?” diyoruz. Ses yok. Suriye’de bombardımanlarda binlerce çocuk hayatını kaybediyor. “Ey Batı nerdesin, işlenen insanlık suçunu görmüyor musun?” diyoruz . Batı dönüp bize, bir tek sivilin burnunun kanamadığı Afrin harekatı için “endişeliyiz” diyor. Myanmar’da insanlar inançlarından dolayı diri diri yakılıyor, katlediliyor yurtlarından sürülüyor, kimsenin sesi çıkmıyor. Hatta Batıdan önce içimizden bazıları “onlar terörist” diyebiliyor.
Ama biz televizyonlarda el arabalarında taşınan yaşlıları, yayan yollara düşmüş sırtında bebekleriyle dul kalmış kadınları, babasız çocukları görüyoruz. Bosna’da Avrupa’nın ortasında on binlerce Müslüman şehit ediliyor, kadınların, kızların ırzına geçiliyor. Batı ancak, Müslümanlar toparlanıp toprak kazanmaya başlayınca harekete geçiyor. Bizler Batılıların kurdukları Birleşmiş Milletleri, Uluslararası Adalet Divanını, İnsan Hakları örgütlerini bir şey zannedip bir şey söylemelerini, harekete geçmelerini bekliyoruz. Bir iki cılız mırıltı anlı şanlı örgütlerin karar organlarında vetoların arasında kaynayıp gidiyor.
Artık batının gerçek yüzünü görme zamanıdır. Biz ne kadar güçlü olursak, yeni Türkiye’yi ne kadar güçlü kılarsak o kadar haklı olacağız. Şimdi vakit Türkiye vaktidir. Bunu iyi değerlendirmeliyiz.