15 Temmuz 2016 tarihinden sonra Türkiye adeta bir ikinci istiklal mücadelesi vermektedir. Hain darbe girişiminin ardından devlet içerisine yuvalanan hain FETÖ terör örgütü militanları toplamayla bitmiyor.
Türkiye Cumhuriyeti otuz yıllık başının belası olan bölücü terör örgütü PKK’nın yanı sıra şimdide hain ve sinsi FETÖ örgütü ile mücadele etmektedir. Her gün onlarcası gözaltına alınıyor, bir o kadarı da tutuklanıyor.
Türkiye içerideki hainlerle uğraşırken bütün terör örgütleri Türkiye’ye zarar vermenin peşinde. Hayır! Yalnız zarar vermek değil, Türkiye’yi bölmek parçalamak, bitirmek istiyorlar. İç ve dış hainler kol kola girmişler hedeflerinde Türkiye var.
Bütün bu saldırılara karşı Türkiye kendini savunuyor, birileri de savunma diyor. ABD, Almanya ve diğer Avrupa ülkeleri… Bu ülkeler son zamanlarda Türkiye’nin iç hukukuna müdahale ediyorlar. Demokrasi dersi vermeye kalkıyorlar. Batı dünyası bunları demokrasi adına yaptığını söylemeyi de ihmal etmiyor.
ABD’nin AB ülkelerinin demokrasi anlayışı sadece kendilerine dönüktür. Türkiye’nin içinde bulunduğu şartlar kendi ülkelerinde yaşansa hiç tereddüt etmeden her türlü özgürlüğü askıya alırlar. Bunlar müttefik falan değil. Hem Türkiye’nin müttefiki olduğunu söyleyeceksin, hem Türkiye’den kaçanları koruyacaksın, onlara geçici pasaport vereceksin.
Batının iki yüzlülüğü bir kere daha kendini göstermektedir. Türkiye’ye verilen sözleri yerine getirmeyen ancak bunun yanı sıra ve öneriler ve tekliflerle ahlaksızca yeni şeyler istemeyi beceren batı dünyası, Türkiye’nin önünü tıkamak için olanca gücüyle yüklenmektedir.
Artık batıdan bize fayda gelmediği defalarca teyit edilmiştir. Batı bizi tüketim sahası olarak kullanmak, üretim yaptırmamak, sanayi ve ekonomide kendisine bağımlı olarak kalmamızı sağlamak ve ilerlememize engel olmak için her yolu deniyor.
Dışarıdaki ve içerimizdeki hainlerin oyununa gelmemek gerekir. Onların bize kurmaya çalıştığı kumpasları bir bir bozmalı ve birlik içinde hareket etmeliyiz.