Adalet kavramı ilk insandan bu yana üzerinde en çok konuşulan bir konudur.Adaleti mülkün temeli olarak gördüğümüz için, adalet olmayan yerde mülk olmaz diyebiliriz. Sağlıklı demokrasilerde hukuk, mahkemeler, yargı ve adalet tartışılmazdır.Bunlar şaibesiz olmalı, her gücün üstünde durmalı ve halka güven vermelidir.
Bu hafta tatilinizde size adaletle ilgili fıkra yazmak istedim. Umarım beğenirsiniz
ADALET ÖLDÜ!
Çok eski yıllarda krallıkla idare edilen bir ülke varmış.Ama bu ülkede hukuk ve hâkimler de varmış. Kurallara göre, bir vatandaş öldüğünde, şehir merkezindeki dev çan bir defa çalınırmış. Eşraftan birisi ölürse çan iki defa, büyük bir devlet adamı ölürse çan üç defa çalınırmış. Ya kral? O öldüğünde çan dört defa çalınırmış. Gel zaman, git zaman, şehirde bir olay olmuş. İş mahkemeye intikal etmiş. Davanın sanığı olarak mahkeme huzuruna çıkarılan kişinin masumiyetini ise bütün vatandaşlar biliyormuş.
Bir formalite olarak görülmesi ve sanığın beraatı beklenen davadan sürpriz bir karar çıkmış, sanık para cezasına mahkûm olmuş. Hâkim sormuş: Bir diyeceğin var mı? Sanık: Hayır yok!
Mahkeme bitmiş, dinleyiciler dağılmış. Ancak kafalarda bir soru işareti. Kısa süre sonra dev çanın sesi duyulmuş. Acaba kim öldü? Çan bir defa daha çalmış. Eşraftan biri öldü.
Şehir çan sesi ile bir defa daha inlemiş. Hımmm.. Büyük bir devlet adamı, acaba kim? Soruya cevap alınamadan, çan bir defa daha yeri göğü inletmiş. Herkeste bir feryat: Eyvah! Kral öldü!.. Ancak.. Kurallarda olmayan bir şekilde çan, beş ve altıncı defa da çalmış, sonra ses kesilmiş. Herkes çan görevlisine koşmuş, bunun ne anlama geldiğini öğrenmek için. Bir de bakmışlar ki, çanı; haksız yere mahkûm edilen adam çalmaktadır. Sormuşlar hemen: Ne demek beş ve altı defa çan çalmak? Kraldan daha büyük birisi mi öldü?
Evet… Adalet öldüüü!..
ADALETİN OLMADIĞI YERDE ZULÜM VARDIR.
Kaçar hanedanının kurulup ülkede istikrarın sağlanmasında çok emeği geçen Hac İbrahim Kelanter-i Şirazî başvezirliğe getirildikten sonra tüm ülkeyi kontrolünde tutabilmek için eşini dostunu kilit noktalara yerleştirdi. Bir gün adamın biri Hac İbrahim`in Fars valiliği yapan oğlunu şikâyet için Tahran`a geldi.
Oğlunun zulümleri yüzünden Şiraz halkına yaşamak haram oldu! dedi. Vezir:
Isfahan’a gitsinler öyleyse. Adam:
- Orada kardeşin var. Vezir:
- Burûcerd’e gitsinler. Adam:
- Orada da diğer oğlun var. Vezir:
- Kûh Gîlûye`ye gitsinler. Adam:
- Orada öbür kardeşin var.
Vezir her kentin adını saydıkça adam da Orada filan akraban var diyordu. Sonunda sabrı tükenen vezir patladı:
- Öyleyse Cehenneme gitsinler!
- Orada da baban var!