Emperyalist ve sadece kendisini düşünen kapitalist batılı ülkeler, her zaman uyguladıkları böl, parçala ve yönet politikalarını Suriye’de de uyguladılar. Demokrasi, barış ve adalet bahanesi ile geldiler. Ama koskoca bir ülkeyi perişan edip, binlerce insanın ölümüne sebep olurlar.
Amacına ulaşan batılı kan emici sözde medeni ülkeler ayrıca o ülkeyi çok güzel sömürüp anasından doğduğuna pişman ederler.Tarihe şöyle bir geri dönüp bakacak olursak, bunun o kadar çok örneklerini yaşadık ve yaşıyoruz. Irak, Libya, Suriye taze örnekleridir. Orta Doğu Projesi diye Orta Doğuyu cehenneme çevirdiler.
Başta Amerika olmak üzere bütün Batı devletlerinin sebep oldukları bu yıkımların ne yazık ki faturası bizim üzerimizde kaldı. Saymakla bitiremeyeceğimiz problemlerle ve zorluklarla Türkiye ağır bir yükün altına girdi. Açıklamalara göre mevcut dört milyona yakın sığınmacıların bir milyonu çocuklardır.
Okulların açılmasına artık sayılı günler kala Türkçe bilmeyen bu çocuklara nasıl bir eğitim verileceği bilinmiyor. Türkiye bunun altından nasıl kalkabilir? Okumayan ve dolayısı ile kariyeri, bilgisi, deneyimi olmayan bunların iş bulma ortamı da oldukça düşüktür. Hatta imkânsızdır.
Sonuçta bunların ekseriyeti Allah korusun yarın kötü yollara düşmesi kaçınılmazdır. Hırsızlık, gasp, kavga, gayrimeşru iş yapan mafyanın aradığı bir eleman olamayacağını kim garanti edebilir? Bazıları da ister istemez terör örgütlerinin gönüllü elemanı olacaklardır.
İşin içinden çıkılmaz durumun tek bir yolu var. Oda Suriye’nin vakit geçirmeden toprak bütünlüğü içinde olması için elimizden gelen her yolu gerçekleştirmektir. Suriye’de sağlanan toprak bütünlüğü ve barış bizi girdaptan kurtaracak tek yol ve çaredir. Acilen Suriye’de barışın sağlanması için elimizden gelen her şey daha fazla geç kalmadan yapılmalıdır. Aksi takdirde bu gidişat bizi bilinmeyen ve önünü alamadığımız badirelere sürükler