Dün 1 Mayıs Emek ve Dayanışma Günü idi. Eski adı ile İşçi Bayramı. Ama gelin görün ki bayramın sahibi olan işçiler işlerinin başında çalışırken, tatil yapanlar memurlar oldu. İşçi dediğimiz emekleri ile hayatlarını kazananlar bu bayramda da işlerinin başında idi.
İşçiler için sıcak, soğuk, yaz kış hiç fark etmez. Yazın sıcağında klima, kısın
Dondurucu soğuğunda soba aramaz, arasa da bulamaz. Bu tüm isçi kesimi için böyle olmakla birlikte özel sektör kesimi için daha belirgin, daha zordur işçi olmak.
Özel sektör çalışanı işçinin bayramı yoktur. O işçilerin düğün ve cenazesi yoktur. O işçilerin iş güvencesi yoktur. İş hayatları yasalarla korunuyor dense de hayatları patronlarının iki dudağı arasındadır. O nedenle bu tür kutlamalara katılamazlar.
1968 yılından itibaren hayatımıza giren 1 Mayıs İşçi Bayramı ya da yeni adı ile Emek ve Dayanışma Günü’nde inşaatta çalışan işçileri, demirci ustalarını, tarım işçisini, aşçıları, garsonları velhasıl emekleri ile karınlarını doyuranları görmemiz mümkün değildir.
Onlar bu bayrama katılmak gibi bir durumda değillerdir. Çünkü ya işten olurlar ya da yevmi yeleri kesilir. Ama memur kesimi öylemi? Onların yıllık tatil programına giren bir tatil günüdür 1 Mayıs.
Sakın ola hiçbir işçi kardeşimize bayramınız kutlu olsun demeyin. Çünkü kutlanan onun bayramı değil evinde tatilin keyfini çıkaran memurun bayramıdır. O işçi kardeşim kutlama alanını temizlemekle meşguldur. Ya da bir kısmı işyerinde torna başında alın teri dökmektedir.
1979 yılında İstanbul Taksim meydanında meydana gelen olayda 37 işçinin hayatını kaybetmesinin ardından 1 Mayıs kutlamaları artık eskisi gibi kutlanmıyor. Yukarıda da bahsettiğimiz gibi işçilerin bayramında memurlar tatil yapmaktadır. Biz yine de bu günün hatırına bütün emekleri ile ekmeğini kazanan işçi kardeşlerimizin gününü kutlarım.