Yapay İnsan

Mithat Direk

Bilgisayar yardımı ile yaratılan yapay insanları birçok alanda görebiliyoruz. Mekanik bir insan sesi ve habere göre duygulanmayan bir sunuş tekniği ile artık haberleri yapay insanlar sunacak. Sadece o değil, yakında bankalarda, belediyede ya da devletin başka hizmet veren yerlerinde de mekanik ya da yapay insanlar bulunacak. Dev adımlarla gelen yapay zekâ uygulamaları, insanın rutin yapacağı işlerin yapılabilmesini gerçek insandan daha hızlı biçimde yapacağından tercih edilecektir. Ancak burada insanı rahatsız eden bir durum söz konusudur. Örneğin insan bankaya ne için gider? Sadece para çekmek, yatırmak için olmasa gerek. Orada tanıdığı bankacı ile 2 kelam etmek, gerekirse bir bardak çay içmek hem çalışanı hem de müşterisini mutlu eder. Önemli olan işte mutlu olmak değil midir? Mutsuz iş mutsuz bir yaşama neden olacağından asla tercih edilmemelidir. Bunun örneklerini hemen etrafımızda görmek mümkündür. İsteksiz öğretmen, isteksiz doktor, isteksiz sanatçı, isteksiz tamirci ne kadar verimli olur ne kadar müşterilerine fayda sağlayabilir? Rahmetli babam bazen derdi, bir şeyleri yapmadığımızda zorlamaz, isteyik şart derdi. İlkokulda ödev yaparken, annem anlatırdı, ben A harfinin ortasına çizgi çekmiyormuşum. Düşünsenize ilkokula yeni gidiyorsunuz, öğretmen ödev veriyor, 2 sayfa düz çizgi, 2 sayfa yatay çizgi, harfler derken ödevi yapmanız gerekir. En büyük yardımcım annem olduğundan elimden tutup gösteriyor. Oğlum bak böyle çizeceksin diye. Ben A harfinin ortasına çizgi çekmiyorum. Neden, insan zorlanmayı çocukluktan yetişkinliğe kadar hiçbir zaman kabul etmez. İşte bu nedenle yapay zekâ insanın tembelliğinden yararlanarak, kendisine bir yol bulmuş durumda. Zaten estetik ile makyaj ile görünümü değiştirmeye eğilimli olan insan, iş yapmayı da yapaylaştırmış durumda. Bir süredir test edilen robotik uygulamalar önce hassas alanlarda denenmekte, başarılı sonuçlar alınmaktadır. Çünkü duygudan arınmış bir robotun, insani duyguları yoktur. Ameliyat sırasında eli titremez, yorulmaz, sensörleri buğulanmadığı sürece affetmez, bildiğini acımadan uygular. Ancak herkes bilmektedir ki her şey matematik gibi olmuyor. Bazı durumlarda eksik, yetersiz ve hislerle davranmak gerekir. Yapay insanda işte bu yoktur. Düşünce ve feraset zaten yoktur. Oysa hayatın kademelerinde matematik gibi monoton yapılacak işler sınırlıdır. İşler değişkenlik gösterir, bazı durumlarda hisler devreye girer ve hatadan dönülür. Ancak yapay insanların bu tür duyguları bulunmamakta, mantık çerçevesinde işlem yapmaktadır. Bugünlerde tartışılan ve yasa çıkarılarak sokak köpeklerinin öldürülmelerini öngören anlayışların yapay insan arayışlarından bir farkı yoktur. İnsanların sıcak soğuk farkı olmadan yapay çevrede duygusuz, bomboş yaşamasının anlamı var mıdır? Hayatın içinde hiçbir şey düz değildir. İnsan bir şeyin varlığını zıttı varsa anlar. Zıttı yoksa onu anlamak mümkün değildir. Sıcağın varlığını soğukla, beyazın varlığını siyahla anlarız. Ancak bunu düşünmeyen ve dümdüz bir dünyada yaşamayı marifet olarak tanımlayan elitler, sokakları da dümdüz etmeye, kendisinden başka canlılara yaşama hakkı tanımamaya ant içmiş görünmektedir. Örnek olarak Avrupa’dan Amerika’dan örnekler göstermekte, olayı saçma sapan boyutlara getirmektedirler. Oysa hayatın gerçeklerinden birisi de insandan başka canlıların da varlığıdır. İnsan doğaya saygılı olduğu, onunla birlikte yaşadığı zaman mutlu olur. Diğer türlü yapay insan türünden robotik bir yaşam sürer ki bunun mutlulukla bir ilgisi yoktur. Hayat sokaklardaki canlılar ile birlikte anlamlıdır. Ağaçlar, kuşlar, böcekler, köpekler, kediler renk renk desen desen insanlar oranın canlılığını göstermektedir. Böyle durumlar heyecan verir. İşte doğu ile batı arasındaki fark da buradadır. Doğuda canlılık heyecan verici iken, batıda insan yapaylaşmaya doğru evrilmekte, kalabalıklar içinde yalnızlaşmaktadır. Bu yalnızlığını ise köpek dost edinmekle gidermeye çalışmaktadır. Gerek Avrupa’da gerekse Amerika’da hayvanı özellikle köpeği olmayan kişi neredeyse yoktur. Çünkü konuşacağı enerji alacağı canlılığını fark edeceği bir yaşam çemberi içinde yaşamamakta, yapay ortamda, yapay bir hayat sürmektedir. Hayata anlam katan canlılık yoksa yaşamak bu mudur?