Toplumu etkileyen TV ve diğer mecralarda sürekli yalan, sahte, kandırma üzerine karakterler ön plana çıkarılmakta, başarılı gibi gösterilmektedir. Bu durum gençler, aileler, çocuklar üzerinde ciddi tahribat yapmaktadır. Herkes çalışmadan zengin olma, ne olursa olsun kendini düşünme ve kaynağı belirsiz paralar ile caka satma derdine düşmektedir. Böylece aileler, aileyi oluşturan bireyler ve tüm toplum üzerinde sahtekarlık normal, kandırma iyi bir davranış gibi algılanmaktadır.
Bir zamanlar Dallas dizisi vardı, Amerika’da zengin bir ailenin sapık ilişkilerini anlatan ve izlenme rekorları kıran dizi film ailecek izleniyordu. O zamanlar toplum tarafından yadırganan dizi film, bugün gayet normal biçimde çok daha fazla abartılı olarak tüm TV kanallarında gösterilmektedir. Bir de üstüne üstlük “gerçek bir hayat hikayesinden alınmıştır” denilerek gerçeklik algısı yaratılmaktadır. Belki de bu olanlar geçmişteki Dallas dizisinin bugüne yansımış biçimidir.
Kaynağı belli olmayan paralar, hayali şirketler, lüks, şatafat ve en önemlisi yalan, dolan sözler, sahte davranışlar toplumu ciddi biçimde etkilemektedir.
Bunun nedeni ne olabilir? Gerçeklikten uzaklaşan toplum, yalana alıştırıldığında geri dönüşü olmayan bir şekilde bozulmaktadır. Bunu kim, neden yapmaktadır? Bu türden yalan dolan TV dizilerini yapanlar, topluma bu kadar mı düşmanlar, anlamak mümkün değil.
Oysa bu türden topluma ışık tutacak karakterlerin, doğru, sağlam karakterli olması, yalanların kısa sürede ortaya çıkması ve yalan söyleyenlerin berbat duruma gelmesi, sokaklarda kalması ve yalnızlaşması gerekmez mi? Sahtekârlıkların ve bu duruma göz yumanların kötü durumda olması gerekmez mi? Böylece yalana, hileye, sahtekarlığa niyetlenenlerin gözünde kötü duruma düşme korkusu olması gerekmez mi? Ancak böylece toplum daha düzenli, kurallara uyan ve çalışkan olur. Aksi durumda hemen her gün izlediğimiz, cinayetler, kavgalar ve dahası toplumun birbiri ile didişmesi önlenemez.
Belki herkes durumun farkında ancak kimse işin bu yönüne değinmiyor. Zira burası reyting canavarının kontrolünde ve insanlar acayip durumları daha çok merak ediyorlar. Gerçi geçmişte de bu türden ayak oyunları ya da entrikalar oluyormuş. Tıpkı Kanuni Sultan Süleyman’ın karısı Hürrem’in çevirdiği dolaplar gibi. Bunun bin türlüsünü bugün hemen her yerde görmek tuhaf olsa da ne yazık ki gerçektir.
Ne yapmak gerekir diye birçok kez kendi kendime sormuşumdur. Aslında olay Amerikan kovboy filmlerindeki gibi kurgulanabilir. Orada da yalanla, hileyle ya da zorbalıkla toplumu kandıran kişiler oluyordu. Ancak kısa sürede onun yaptığı yalanlar deşifre ediliyor ve mutlaka cezasını çekiyordu. Yani iyiler her zaman kazanan taraf oluyordu. Böylece insanlara iyi olmak, yalan söylememek, sahtekarlık yapmamak aşılanıyor, toplumsal düzenin iyiye gitmesi sağlanıyordu.
Diyebilirsiniz ki bugün orada da yalanlar, sahtekarlıklar var. Doğrudur, ancak bunu yapanlar toplum tarafından dışlanmakta ve kimse tarafından ödül verilmemektedir. Varsa yanlışlıkla verilen ödül vb. takdir işlemleri geri alınmaktadır.
Aslına bakılacak olursa Türkiye’de de benzer güzel örnekler var. Örneğin, büyük yazar Necip Fazıl’ın Reis Bey tiyatrosu bunun en güzel örneğidir. Neden bu türden güzel örnekler TV dizisi ya da benzer sosyal medya yapımı olarak gösterilmez, bilmiyorum. Oysa Türk toplumunu oluşturan Bilge Kağan’ın öğütleri bugün bu yapılanları adeta bir tokat gibi tersdüz etmektedir. Burada Türk’ün yalan söylemesinin YASAK olduğu belirtilmekte, ilkeler bugünün modern dünyasının ahlak kurallarının nerede ise tamamını kapsamaktadır. Bu bakımdan öze dönmek, yalanı, sahtekarlığı, düzenbazlığı rol model edinen TV dizilerinin önüne geçmek çok büyük önem taşımaktadır.