Siyaset Bilimin Önüne Geçerse

Mithat Direk

Siyaset ya da politika bilimin önüne geçerse ne olur? İnsanlar iki türlü düşünür. Birisi kalpleriyle duygusal, diğeri beyinleri ile mantıksal. Bilim insanları genelde mantıksal düşünür. Çünkü bir olayın ya da hipotezin olması kadar olmaması da bir sonuçtur. Deneme sonucu yanlış ise demek ki ben bu konuda yanlış düşünmüşüm der. Buna karşılık siyaset ile uğraşanlar ya da politika yapanlar kalpleri ile düşünür, önce ben ve benim destekçilerim olarak olayı değerlendirir. Dolayısıyla duygusal olarak karar verir ya da olayları değerlendirir. Haliyle duygusal kararların yanılma payı mantıksal kararlara göre daha fazladır. Dünyada ülkelerin gelişmişlik durumlarına bakıldığında, bugün gelişmiş diyebileceğimiz ülkelerde bilim önce gelmekte, politika yapanlar ise bilimin arkasından değerlendirme yapmaktadırlar. Bu durum alınan hemen her kararın arkasında belirli bir bilimsel altyapının olduğunu göstermektedir. Gelişmekte olan ülkelerde ise karar alıcılar ya da politika ile iştigal edenler, kararları belirli bir bilimsel altyapıya göre değil, daha çok kendi politik çıkarları üzerine almaktadırlar. Bu durumda bilime alınan kararlara kılıf uydurmak gibi bir fonksiyon düşmektedir. Oysa doğru tektir ve bilimsel değerlendirmelerde belkili alanlar yoktur. Diyebiliriz ki bilime göre karar alacak olursak alınacak kararlar gecikir, etkisi hemen görülmez ya da politik olarak partiye ya da politika ile uğraşan kimselere oy olarak geri dönmez. Doğrudur, bu nedenle bilim gelişmekte olan ülkelerde gelişmemektedir. Bugün Avrupa Birliği ya da Amerika gibi gelişmiş bölgelerde bilime dayalı bir politika yürütüldüğü için bilim dünyanın hemen her bölgesinden buraya akmakta, buraların daha da fazla gelişmesine neden olmaktadır. Her ne kadar birçokları bu bölgedeki ülkeleri sömürgeci ya da yağmacı olarak nitelese de gelişmenin süreklilik göstermesi bu hipotezi yok etmektedir. Zira yağma ya da sömürge ile bir kez avantaj sağlanır, bu süreklilik arz etmez. Görüyoruz ki gelişmiş olarak nitelendirilen ülkeler giderek daha fazla gelişmekte, gelişmekte olan ülkeler ise bunları takip etmektedir. Bu biraz popüler bilimle ya da bilimin etkileri ile uğraşan insanların kolaylıkla görebildiği bir durum. Örneğin; ilaçlar, vitaminler ya da eseri oranda da olsa genetik tedaviler neden buralarda yapılabilmekte. Geliştirilen cihazlar, ölçüm aletleri, ayarlar, bugün hemen herkesin kullandığı internet yazılımları ya da internet protokolü buralarda geliştirilmektedir. Herhangi bir kanalda açın haberleri, ilk verilen haberlerin siyaset haberleri olduğu, ikinci sırada cinayet ya da kaza benzeri haberler ile ekonomi haberleri olduğunu görürsünüz. Oysa diğer ülkelerde bu haberlerin yanında bilim haberleri ve sanat haberlerinin de olduğunu görürsünüz. Bu nedenle ne güzel söylemiş İbn-i Sina (980-1037) “bilim ve sanat takdir edilmediği yerden göç eder”.  Tüm dünyadan bilim insanlarının öncelikli hedefi nedir diye sorsak? Eminim, çoğunluğunun hedefi fırsatını bulsa takdir edildiği yere göç etmek olacaktır. Bu nedenle gelişmişlik sadece özgürlüğün ya da bilimin teknolojinin geliştiği yerler olmuyor, aynı zamanda siyasetin de geliştiği yerler oluyor.