Para günümüzde hemen herkesi ilgilendiren, varlığı sorun, yokluğu sorun, kendisi sorun olan bir kâğıt parçası. Geçmişten günümüze sürekli değişen para bugünlerde dijital birime dönüşmüş durumda. Buna karşılık üretilen mal ve hizmetler ise gerçek. Diğer bir deyişle para yalan, üretim ya da üretilmiş olan mallar gerçektir. Zaten sıkıntı da burada başlıyor. Bugün dijital para denen olgu, ürünün kendisini değil beklentisini satan bir modele döndürülmüş durumda. Türev piyasalar denilen bu sistemde gerçekler değil, beklentiler ve hayaller alınıp/satılmakta ya da parasal olarak değerlendirilmektedir. Bu durumu yıllar öncesinden büyük Bilge Nasrettin Hoca dile getirmiştir. Birgün hoca alacaklısı geldiğinde ona parasının olmadığını ancak beklerse parasını fazlasıyla ödeyeceğini söyler. Alacaklısı nasıl diye sorduğunda da hoca planını açıklar. Şimdi der, baharda yol kenarına çalı iğdeleri dikeceğim, bu çalılar büyüyecek, oradan koyunlar geçerken de yünleri takılacak, ben o yünleri toplayacağım, hanım da onlardan iplik yapacak. Sonra o ipliklerden çorap ördüreceğim, Akşehir pazarında satacağım. Bu çoraplardan çok para kazanacağım hem senin borcunu ödeyeceğim hem de elimde sermaye birikecek yatırım yapacağım. 3-5 yıla kalmaz da birlikte çok zengin olacağız, der. Hocanın alacaklısı bu plana güler. Hoca lafı hemen yapıştırır, peşin parayı gördün nasıl da gülersin, diye. Bugünün ekonomik sistemi tam da buna benzer bir şekilde işliyor. Amerika Birleşik Devletleri öncülüğünde planlanan ve dünyanın parasının döndürüldüğü New York piyasasında, işlerin Nasrettin Hocanın planından farklı hiçbir şey yok. Beklentilerin alınıp/satıldığı bunun birilerinin gerçek malı üzerinden yapıldığını bilmeyen yok. Böylece buradaki bu sistemler dünyanın parasını yöneten Amerika, istediği her şeyi kolayca alıp/satmakta, gerçekte mal ve hizmet üretenlerin hayal bile edemeyecekleri hayatı göstererek bunu geniş kitlelere yaymaktadır. Sonuçta herkes burada gösterilen reklamlara kanmakta, bir gün Hasrettin Hocanın hayalini kurduğu borcunu ödeme ve zengin olmaya koşar adım yaklaşmaktadır. Diğer bir ifade ile paradan para kazanmak istemektedir. Aslına bakılırsa önceleri değerli madenlerden başlayan biriktirme hırs ve arzusu kâğıt parçaları üzerinden servis edilmektedir. Bugünün dünyasında ise kâğıt gibi gerçek maldan da uzaklaşılmakta, daha fazla dijital sanallık biriktirilmektedir. Aslına bakılırsa kredi kartı ile yapılan ticaret de bundan daha fazlası değildir. Gerçekte olmayan para ile gerçek malların satın alınması, bunun için küçük bir faiz ödemenin de bir sakıncasının olmadığı sistem. Ödemede gecikme olsa bile sorun değil, gelecekteki parayı nasıl olsa Nasrettin Hoca taktiği ile alırız, düşüncesi. Yani tavuğun suyunun suyu sistemi ile para diğer bir ifade ile değişim aracı elde edilmektedir. Bunun üzerine gerçekte çok fazla konuşulmamaktadır. Zira sistemin paradan para kazanma, bunun sonucunda gerçek malın ihtiyaç sahiplerinden çok ihtiyaç sahibi olmayanların elinde birikmesi olayıdır. Böylece dünyanın yarısı çalışırken diğer yarısının ise çalışanların üzerinden geçindiği sistem ortaya çıkmaktadır. Bunun ahlak ilke ve anlayışı ile de ilgisi yoktur. Oysa İslam dini toplumu, toplumsal anlayışı ve birlikte kazanma anlayışını getirmiştir. Zaten bu dinin güzelliği de buradan gelmektedir. Sanallığı değil, gerçekliği dikkate alması, paylaşmayı ve ortak yaşamı desteklemesidir. Konu ile ilgili olarak ünlü İngiliz yazar dünyanın bir tiyatro sahnesi olduğunu söyler ve insanlar orijinal olarak doğar, kopya olarak ölür der. Bu bakımdan doğru ve özgür yaşamak için gerçekliği öncelemek, sanal uygulamalardan kaçınmak gerek…