Hemen herkesin aman canım bir şey olmaz dediği şeyler vardır. İşimiz aceledir, arabamızı ters yönde park ederiz, zaten hemen gideceğizdir, bir şey olmaz deriz. Bizden gören başkaları da aynısını yapar, 5 dakika içinde orası dolar, kalp krizi geçiren birisine müdahale edilemez. Elimizde bir şeker kâğıdı vardır, bir şey olmaz diye sokağa atarız. Doğru, küçücük bir kâğıt parçasından ne olur. Ancak bunu gören başkaları da atar, sokaklar çöplüğe döner. Bunu kırık cam teorisi ile açıklayan uzmanlar, aslında olayın küçük olaylardan meydana geldiğini söylerler. Öyle değil midir ki büyük seyahatler bile küçük bir adımlar başlar. Bu bakımdan davranışlar önemlidir. Davranışların bireysel olduğunu düşündüğümüzde, bireysel yanlış davranışların toplumsal büyük davranış bozukluklarına neden olacağı unutulmamalıdır. Zaten toplumsal bozulma da buradan başlar. Birisinin yaptığı küçük adi bir yanlış davranış cezalandırılmadığında diğer başkalarının daha fazlasını yapacağı aşikardır. Öyleyse göz ardı edilmeden küçük davranışların kontrol edilmesi gerekir. Bunu daha basitçe anlatmak gerekirse, hatırlı bir kişi bile durulmayacak yerde durmamalıdır. Yasak ise herkese olmalıdır. Aksi durumda bunun kontrol edilmesi mümkün olmaz. Kurallar açık, net ve katı olmalıdır. Amerika’da aynen bunun gibidir. Net kurallara herkesin uyması, ihmal edenlerin ya da ihmale göz yumanların da ceza alması nedeniyle, kimse küçük yanlışlıklar yapmamaktadır. En azından çoğunluk yapmamaktadır.
Dünyada birçok yere gittim. Gelişmiş toplumlarda gördüğüm davranış biçimleri ile gelişmekte olan toplumların davranış biçimlerinin birbirinden farklı olduğunu gördüm. Normalde ben kurallara uyan biriyimdir. Yasaksa sorgulamadan uyarım ancak bunun gelişmekte olan ülkelerdeki görünümü şöyledir. Yasak ancak kimse görmezse yapılabilir, yasak ancak hatırlı bir kişi ise yapabilir, şeklindedir. Oysa günümüzde artık kimse görmüyor diye bir kural yoktur. Hemen her yerde kameralar, kontrol merkezleri gibi mekanizmalar vardır ve herkes her şeyi görmektedir.
Birgün Hong Kong’da metroda polislere yakalandım, ancak gerçekten bilmeden yaptığım bir davranış nedeniyle. Sürekli gidip-geldiğim için yine bir bilet alıp metroda beklemeye başladım. Normalde çok kalabalık, tren önümde durdu, boş bir vagon var, hemen girdim oturdum. Daha önce dikkat etmemiştim, vagonlar son derece lüks ve bomboştu. Diğer durakta kontrol polisleri durdurdu, biletimi gösterdim, “sen 2.sınıf bilet almışsın ama bu vagon 1.sınıf bilet alan yolculara ait” bu nedenle tahminen 1000 dolar kadar büyük bir para ceza ödemen gerekir. Nasıl olur, ben yabancıyım, bilmiyorum diyorum, biletlerin 1. sınıf, 2. sınıf olduğunu bilmiyorum. Sonuçta birçok belge imzalayarak, yabancı olduğum da göz önüne alınarak, bir daha yapmamak üzere yemin billah ederek, kurtuldum cezadan. Ancak tutanaklar ve sistem kaydetti. Eğer bana göz yummuş olsalardı, tüm yabancılar kuralları ihmal ederlerdi. Daha sonraki günlerde elbette bilete bakıyordum ve asla kuralı ihmal etmiyordum. Zira bir daha ihmal edersem biliyorum ki benden o para cezasını alırlar. Dolayısıyla bireysel küçük hatalar, birikerek büyük toplumsal sonuçları olan yanlış davranış biçimlerine dönüşür.
İşte bugün Suriye’de de aynısı olmuştur. Devlet dairelerinden bir şeyler almak yasak dense de halk ne bulursa alıp, yağmalamıştır. Bu bakımdan kişilerin eğitilmesi, doğru – yanlış davranışların gösterilmesi, insanların doğruya doğru yönlendirilmesi önemlidir. İlk okulda kapı arkasında tek ayak üstünde durmak eğitimin başıdır. Orada tek ayak üstünde duran çocuk, gelecekte toplumsal kurallara uyacaktır. Zaten, disiplin, toplum içinde bireyin cezalandırılması şeklinde uygulanmalıdır bu sayede disiplin sağlanabilmektedir. Aksi durumda disiplinin sağlanması olası değildir. Toplumsal disiplini bozan da bireysel olarak yapılan küçük hatalardır. Her ne kadar büyük hatalar göz ardı ediliyormuş gibi görünse de onların başlangıçta küçük olduğu unutulmamalıdır. Bugün en kötü davranış biçimlerinden birisi rüşvet almaktır ve bunun başlangıcı da bir yemek ile başlar. Bir yemeğe olur diyen birisinin diğer birçok olaya da olur demesi kaçınılmazdır. Bu nedenle Amerikalılarda bir söz vardır, “herkesin satın alınacağı bir değeri vardır” derler. Sonuçta şu açıkça görülmektedir, bireysel davranışlar düzelmeden toplumsal davranışların düzelmesi mümkün değildir. Öyleyse ilk olarak bireylerin düzeltilmesi için önlem alınmalı, çürük olanlar ayıklanmalıdır.