Kendini anlatabilmek

Mithat Direk

İnsanın kendini anlatabilmesi kolay mı? Kendisi hakkında konuşma yapabilmesi, hatalarımla, yanlışlarımla ve doğrularımla ben buyum diyebilmesi ne kadar mümkün? Aslına bakarsak bir süre sonra insanın aynı cümleleri tekrar ettiği görülür. Zira kelimeler bitmiş, cümleler birbirini tekrar eder duruma gelmiştir. Oysa her insan bir dünyadır ve her insanın anlatabileceği sayfalar dolusu hikayesi vardır. Ancak anlat denildiğinde birkaç cümle edilebilmektedir. Bu duruma neden olan nedir? Bu konuya dikkat çeken uzmanlar insanın sürekli kendisini geliştirmesi gerektiğini söylemektedirler. Kendini geliştirmek nasıl mümkün olur? Bu da ancak okumak ile mümkündür. Okumayan insanın kendisini geliştirmesi, güncel duruma gelmesi ne kadar mümkün olur. Bu nedenle insanın ölümü, nefesinin kesilmesi kalbinin durması değildir. İnsan ancak öğrenmeyi bitirdiği anda ölmektedir. Bu nedenle de kendisini anlatabilmesi için yeni kelimelere ve düşüncelere ihtiyaç duyar. Yenilikler ise ancak okumak ile mümkün olur. Çünkü söylenen sözler kalıcı olmaz, birisinden duyduğunuz sözler de o kişinin süzgecinden geçmiş, yorumlanmış diğer bir deyişle paketlenmiş sözlerdir. Bu bakımdan paketli sözler ancak yönlendirmeye yarar. Oysa insanın yönlendirilmeye değil, düşünmeye ihtiyacı vardır. Düşünce ise ancak okumak, dinlemek, istişare etmek ile gelişir, artar. Bu bakımdan düşüncemizi geliştirmek istiyorsak önce bakışımızı diğer bir ifade ile davranışımızı değiştirmemiz gerekir. Böylece algılama kaynaklarımız açık kalır, bu da düşünce üretebilme yeteneklerimizi artırır. Aksi durumda sadece bize sunulan fikirleri söyleriz ki bu da ancak başkalarını taklit etme demektir. Başkalarını taklit eden kolayca yönlendirilir, istenilen yere çekilir, istenilen davranışları yapması kolaylaşır. Bunun doğadaki karşılığı fil eğitiminde kullanılmaktadır. Yavru filler açılan çukura düşürülmekte, buradan çıkarılan filin ayağı bağlanarak bir yere gidemeyeceği beynine yerleştirilmektedir. Böylece fil kocaman olmasına karşılık, ayağındaki basit bir ip ile hiçbir yere gidemez duruma gelmektedir. İnsan da aynı şekilde eğitilmekte, beynine bağlanan ip ile hiçbir yere gidemez duruma getirilmektedir. Bunun örnekleri birçok alanda görülebilmektedir. Bir örgütün içinde yer alan kişilerin de durumu filin davranışına benzemektedir. Farklı davranış sergileme, düşünme ve hareket edebilme filin ayağındaki ip gibi kişiyi özgürce hareket edebilme bakımından kısıtlamaktadır. Oysa insan keşfetmeyi, düşünmeyi ve buna bağlı olarak Allah’ı bulmaya programlanmıştır.  Allah ancak düşünme ile bulunabilir. Buna Maslow, insanın kendisini gerçekleştirmesi demektedir. İnsan kendi düşüncesini geliştirerek insanı kâmil derecesinde kendini gerçekleştirebilir. Aksi durumda diğer canlılar gibi yer, içer yaşamını devam ettirir ve ölür. Ölümün bir son olmaması düşünce ile mümkün olur. Düşünce geliştirme bakımından âlimler işaret edilse de günümüzde âlim olarak addedilen kimselerin yeterince düşünemediği daha çok genel eğilime bağlı olarak yön değiştirdiği görülmektedir. Nitekim aklı ile değil, kendisine söylenen ya da beynindeki ön yargılar ile hareket ettiği dikkat çekmektedir. Oysa toplumun aydın kesimi olan âlimler toplumun düşünen kesimidir ve mutlaka toplumun önünde olmak durumundadır.