Öyle bir zamanda yaşıyoruz ki interneti olan herşeyi biliyor. Doğrudur, belki olaylar, tarihler ya da birtakım bilgiler Google sayesinde bilebiliyor. Ancak işin içindeki duyguları, düşünceleri en önemlisi de zamanı ihmal ediyor. Birçok kimse telgrafı ya da onun tıklamalarındaki kısalığı, uzunluğu bunun kısacık cümlelerle anlatımını bilmiyor. Mektup yazmayı twitterdeki 170 karakterlik kelime yığını sanıyor. Oysa onun içindeki derin anlamları, birbirini görmeden, anlatması gereken düşünceleri, duyguları asla bilmiyor. Bizler belki de bu ikisi arasındaki iletişim vasıtalarını gören bir kuşağız. Hem mektup yazmayı hem de o mektuptaki duyguları analiz etmeyi biliyoruz. Dahası yazılan twitin de ne demek olduğunu yorumlayabilen ondaki derin izleri görebilen bir kuşağız. Bugün yeni yetme delikanlılar ellerindeki iletişim araçları ile internetteki bir olayı, durumu o günün koşullarını hiç düşünmeden sanki bugünün digital çağdaki durumu gibi anlayabiliyorlar. Dedem rahmetli 3 kez askerlik yapmış, en son 1.Dünya Savaşında doğu cephesinde Rusların çekilmesi ile ilerleyen Osmanlı ordusunun ilerleyişinde yer almış, Ermeni çetecilerin mezalimlerini yaptıkları zulümleri yaşamış, sonrasında da bugün Gürcistan sınırları içinde yer alan Batum Limanından İngiliz gemileri ile İstanbul’a gelmiş, orada orduların lağvedilmesi sonucu terhis edilerek Konya’ya kara trenle gelmiş birisi. Anlattıkları bize çok yabancı gelen birtakım savaş taktikleri, düzeni, ulaşım sistemi, süresi gibi konular. O zamanlar süvari birlikleri var, dedem seyismiş. Yani bugünün araba tamircilerinden. Atlarla birlikte uyur, onları yemler, sularını verir. Okuma yazması yokmuş. Yine anlattıklarına göre o zamanın en büyük mahallelerinden olan Uluırmak mahallesinde seferberliğe katılan onca kişiden sadece 2 kişi, dedem ve mavilerin Mustafa askerden dönmüş. Görüldüğü gibi o günün şartları ile bugünün şartları asla birbiri ile örtüşmez. Şimdi dedemin yaşadıklarını, askere oğlunu göndermiş ancak 3 yıl haber alamamış ailesini, dedemin mektup dahi yazamayacak olmasını hangi Google sayfasında görebilirsiniz. Ya da şöyle diyelim, o zamanın şartları içinde bunlar nasıl izah edilebilir. Kolayca 1915 yılında Ermeni tehciri yapıldı, onlarda mezalim yaptı ya da tehcir yapılırken zulüm gördü diye mi açıklayalım. Dedemin, Rusların ekim devrimi ile 1917 yılında çekilmelerini müteakip arkasından giden Osmanlı ordusu içinde yer alması ve gördükleri ne olacak. Bunu yaşayan bir insanın ruh halini kim anlayabilir. Bu nedenle herşeyi bilmek asla mümkün değildir. Hele ki bunu Google formatında tamamen yanlı aktarma ve Amerikan emperyalizmine hizmet etme ile düşününce, her bilginin teyit edilmesine şiddetle ihtiyaç vardır. Hiçbir şey asla göründüğü gibi değildir. Bu nedenle elinde cep telefonu, internetten alınan, duyulan ya da okunan bilgiler bilgi olarak üzerinde ciddi şekilde düşünülmesi gereken konulardır. Sanal ortam yalanlarla doludur. Bu ortamda yalanın ispatı yine yalanla yapılmakta, ona gerçeklik kazandırılmakta buna da algı operasyonu denilmektedir.