Eskiden bir oyun oynardık, ayakta sallanır, bir o yana bir bu yana diye tempo tutardık. Günümüz dünyasında da bu türden oyunlar oynanıyor. Yolda trafikte iken de aynı durumu yaşıyoruz. Daha sonra buna bir ad takıp kurtuluyoruz. Trafikte zikzaklar çizerek ilerleyen araçlar için makas atıyor diyoruz. Böylece daha fazla ve hızlı gideceğimizi sanıp yanıldığımız gibi. Bu şekilde ilerleme ile hem başkalarına zarar veriyor hem de trafiği tıkıyoruz.
Siyasi anlamda da dün dündü, bugün bugün diyerek söylediğimiz sözlerden kurtuluyoruz. Sonra da bunun adına siyaset diyoruz. Aslında bu durumun ciddi bir hak ihlali olduğunu düşünmüyoruz. Bilindiği gibi hangi alanda olursa olsun zikzaklar çizerek ilerleyen kişiler, başkalarının hakkını gasp etmekte, diğer bir ifade ile kul hakkına girmekteler. Oysa hepimiz çok iyi biliyoruz ki zikzaklar çizerek ilerleme kimseye fayda sağlamıyor, tıpkı yağmurda koşmanın bir anlamı olmadığı gibi.
Yağmurda da koşarak mı ıslanmak, yoksa koşmadan mı ıslanmak ile ilgili onlarca düşünce var. Eski zamanlarda rahmetli babam öyle derdi “işte geldim gidiyorum, şen olasın Halep şehri” diye. Zaten insan bunu anlayabilmiş olsa bugün Dünyada kaos olarak görülen birçok olayın herhangi bir kaosa neden olmadığını, aslında bunun çözümünün çok basit olduğunu görür. Bu nedenle eskiler yavaş ancak sürekli hareket eder, böylece devasa eserler bir süre sonra ortaya çıkarmış. Bugünün koşullarına göre yapılan Çamlıca Cami ile Selimiye Cami karşılaştırılırsa da aynı durum görülür. Bugünün modern teknolojisi ile yapılan Çamlıca cami bir de çizimi, planı ve tüm ihtişamıyla Selimiye cami hemen hemen aynı sürelerde tamamlanmıştır. Selimiye camisine tek tek konulan ve bugünün taş hizarlarının olmadığı o devasa taş bloklar ustalar tarafından çekiçle dövülerek düzeltilmiştir. Günümüzde ise taşlar taş bloğun yönüne bakmadan rastgele yapıldığı için kısa süre sonra deforme olabilmekte.
Sonuç olarak şunu söyleyebiliriz ki kaplumbağa mı yoksa tavşan mı hızlı gidiyor. Yavaş, dengeli ve sakin bir şekilde ilerleme hızlı kontrolsüz bir ilerlemeden daha iyi midir? Bugünün Avrupası ilerlemesini nerede ise 500 yılda yavaş yavaş ilerleyerek tamamladı. Eğer bir o yana bir bu yana hareket etmiş olsa idi bu ilerlemeyi sağlaması mümkün olmazdı.
Sürekli gelişme denen olay bunu anlatmakta. Eğer düzenli bir şekilde hareket edilirse bir hızlanma bir yavaşlamadan daha fazla yol kat edilmesi mümkün olur. Bu bakımdan sürekli gelişim ancak sakin biçimde gelişme ile mümkün olur. Aksi durumda bir yıl hızlı büyüme diğer yıl sabit kalma diğer yıl daha fazla büyüme ile yerimizde sayma ile karşı karşıya kalırız. Bu durum bizim çocukken oynadığımız oyunlar gibi bir o yana bir bu yana sallanmaktan başka bir işe yaramaz. Sürekli, istikrarlı ve az büyüme bu bakımdan önemlidir.