2014 yılının ilk gününde bir yılbaşı yazısı yazmak daha kısmet oldu. Yeni bir yıla daha girdik. Çocuklar; bir yaş daha büyüdük diye sevinirlerken, bizler; bir yıl daha yaşlandık. Eh, her yaşın bir güzelliği vardır diye kendimizi avutalım. Zamanı durdurmak mümkün olmadığına göre yaşadığımız sürece her geçen gün biraz daha yaşlanmaktan başka bir umar yolu yok.
Geçtiğimiz yıl yeryüzünün birçok ülkesi için kötü ve zor bir yıl oldu. İç savaşlar, darbeler, felaketler, kötülük bulutları, savaş tamtamları başımızdan eksik olmadı. Bu kargıştan Türkiye’de fazlasıyla payını aldı.
Her yılbaşında, yeni yıl; yeryüzüne barış, huzur, mutluluk getirsin diye yazarak özlemlerimizi, dileklerimizi dile getiririz ama hiç de böyle olmaz. Her yeni yıl bir sürü yeni sorunla yaşantımıza giriyor. Yıllardır; gelen yıl, giden yılı aratır oldu. Onun için, her yeni yıl bizi bir yaş daha kocatmaktan ve yeni sorunlar ortaya getirmekten başka bir anlam taşımaz oldu.
Oysa eski yılbaşı gecelerinde eğlenir, mutlu olur, yaşanacak yeni bir yılın içine ulaşılması güç yeni hedefler koyardık. Hatta ilk gençlik yıllarımızda bir an önce yaşam savaşına katılacağımızı düşünerek içimizde taze umutlar yeşerirdi.
Sizleri bilemem ama benim ne yeni hedeflerim, ne yeni umutlarım ne de yeni beklentilerim kaldı. Zaman ve yaşam koşulları acımasızca hepsini silip geçti. Umutlarımızı, düşüncelerimizi silip geçip, tırpana vuranlar yalnızca zaman ve yaşam koşulları değildi. Önümüze her çıkan, karşımıza her duran; umutlarımızı, düşüncelerimizi, tutkularımızı budamak için, budamak şöyle dursun, yaşam damarlarımız olan köklerimize saldırmaktan geri durmadılar. Köklerimizi koparıp atamadılar; ama dalımızdan, budağımızdan çok baltalar yedik. Yaralandık ölmedik, kalemlerimizi kırmaya kalkanlar bazen kırabilmeyi başarsalar da elimizden ucu sivri yeni kalemleri alamadılar. Kimi zaman küskün demokrat, kimi zaman yorgun yazar, kimi zaman yaşlanmış delikanlı olduk. Umutlarımız silip süpürülmeseydi her gecenin sonunda bir sabahın olacağına olan inancımız da her zaman var olacaktı. Hani ne derler? İt taşlamaktan et satamadık.
Sizlere bir şey itiraf edeyim. Son on- on beş yıldır yıl başlardan korkar oldum. Yazı yazdığım gazetelerin arşivlerini karıştırırken benim için önemli bir nokta gözüme çarptı. Yeni bir yıla girdikten sonra genellikle ya bir hafta sonra ya iki hafta sonra yazı yazdığım gazeteden ya kovuldum ya da bir şeylerin ters gitmesinden dolayı kendim ayrıldım.. Tamamen rastlantı mıdır, yoksa işin içinde başka bir iş mi vardır? Bunu ben de bilmiyorum ama genellikle böyle oluyor. Şu an böyle bir riskim var mı? Onu da bilemem. Her zaman her şey olabilir.
Bir kez daha yeniden her yılbaşında olduğu gibi iyi dileklerimizi sunalım. Dilerim her şey, herkesin gönlüne göre olsun. Dilerim insanlar acı çekmesin. Dilerim bütün ülkelerde huzur ve barış olsun.