Konya merkezinin güneybatısında, yeni Antalya, Bülümya (Erenkaya) köyünü geçtikten sonra sola bir yol sapar. Bu yol; Kayalı, Kumralı, Gökyurt (Gilisira) yol hattıdır. Kayalı Dağı’na tırmanmak için Kayalı Köyü içinden kuzey batıya doğru uygun bir rota izlenir. Kayalı Dağı’nın zirveleri değişik yükseltilerdedir. Bu çevre yüksek dağlar, tepeler ve kayalıklarla çevrili olup, orman bakımından da varsıldır.
Önce; köyün adının nereden geldiğine, kısa bir tarihçesine değinelim. Sonra da gördüklerimizi anlatalım.
Kayalı Köyü telefon Rehberi 2001’de köyün kısa bir tarihçesi verilmiş. Tarihçe aynen şöyle: “1300 yıllarında Tibet’ten göçebe olarak İran topraklarında kalan Tiber köyüne, oradan da şimdiki Tulasa’ya gelip yerleşmişlerdir. Köyü kuran üç kişidir. Farsça’da Tulasa, üç asa anlamına gelmesinden dolayı üç derviş tarafından kurulmuştur. Köyümüzün vakıf ceviz denen semtinde medreseler olduğu bilinir. Nasrettin Hoca’nın bu medreselerden ilim tahsil yaptığı güçlü bir ihtimal. Köyümüzün yeni adı, Kayalı köyünün batısında bulunan dağdan almaktadır.”
Yaşlı köylülerin söylediklerine göre: Köy halkı Asya’dan gelmektedir. Buna göre, köyün özgün isminin Tulasya olması gerekmektedir. Tulasya denildiğinde; Asya yurdu anlamı çıkar. Belki bilirsinizdir; eski kitaplarda bir ülke yeri tanımlanırken falan tuldaki filan ülke denir. Bu isim, bu anlamda asıl isim olabilir.
Bu köye halk arasında Tolasa-Tolasya’da denmektedir. Tol: Küçük köy anlamında olduğuna göre; asa (baston) köyü, asa-tolu veya Asya tolu gibi bir anlam ortaya çıkar.
Bu açıklamalardan sonra, Kayalı Dağı'nı ve tarihi kalıntılarını birlikte gezelim.
Kayalı Dağı yer- yer kayalık, yer- yer ormanlık olup sönmüş volkandır. Geniş bir oturumu olan dağın bir ucu yer- yer tepelerle Bülümya arazilerine, bir ucu Tulasa köyüne, bir ucu da Gökyurt köyüne sınırdır. Güneyinde Gökyurt Köyünün Alisumas Dağı vardır. Kayalı Dağı’nın genişliği ölçüsünde sayısız dik zirveleri, kayalık olup, manzara olarak oldukça vahşidir. Dağda yaylalar, bol sulu çeşmeler, tek tük mağaralar ve güney kesiminde tarihi kalıntılar vardır.
Kayalı köyünden tırmanıldığında küçük ören yerleri ve Delik’in denilen büyükçe bir mağaradan başka tarihi kalıntı yoktur. Dağın güney kesiminde yani Alisumas Dağı’na bakan kesiminde birtakım mağaralar, kayaya oyulmuş bir kilise, Kız Yapısı, köylülerin yel değirmeni dedikleri bir yapı öreni vardır. Kız Yapısı’nın aynısı Alisumas Dağı’nın güneybatı kesimindedir ve aynı adla anılmaktadır. Büyük bir kaya kütlesinin önü taş duvarla örülmüş yukarıda küçük bir kovuk kalmış, içerisi büyük bir odadır ve bir tünelle kayaların üst tarafına geçişi vardır. Her iki örene de ulaşıp çıkmak çok profesyonelce bir cesaret ve deneyim ister. Buralarda kutsal yer olarak kabul edilen İlyas Dede denilen bir yer vardır.
Yine aynı kesimde köylülerin yel değirmeni dedikleri bir sarnıcı andıran ören yeri vardır. Yapı Roma dönemine aittir. Belki sarnıç olarak, belki gözetleme, işaretleşme noktası olarak, belki de gizlenme amaçlı bir yapıdır. Uzman yüzü görmemiş bu yerlerin incelenip tarih dünyasına tanıtılması gerekir.