Alâeddin Camisi’nde yeniden onarım ve restore çalışmalarının yapılacağını basından öğrenince sevindim. Sevinmesine sevindim, ancak; bu onarım çalışmalarının ne kadar başarılı olabileceğini bilmiyorum. Daha doğrusu; bu çalışmalar Alâeddin Camisi’ni yıkılmaktan kurtarabilecek midir?
Şimdiye kadar bu camide birkaç kez onarım çalışmaları yapıldı. DSİ tarafından cami temeline tonlarca beton pompalandı. Daha sonra üstü açılıp yenilendi, içinde de sağlamlaştırmaya yönelik çalışmalar yapıldı. Bütün bu çalışmalara karşın geçenlerde gördüm ki; nem yüzünden sıva üstlerinde kabarmalar var. Demek ki; yapılan çalışmalar yeterli olmamış. Camide yeni ve kalıcı bir çalışma yapılması kaçınılmaz olmuş.
Caminin temel sorununun temele su sızmasından kaynaklandığı düşünülüyor. 1900lü yıllarda su deposu olarak kullanılmış deponun cami temeli için sorun olduğu düşünülmekteydi. Ancak bu depo zaten uzun yıllardır kullanılmıyordu. Buna karşılık bu eski su deposu tuvalet ve apteshane olarak düzenlenip hizmete açıldı. Tepe üstündeki çay bahçesi ve su havuzu kaldırılıp yeniden düzenlendi. Tepedeki su havuzu ve cami yakınındaki eski su deposunun cami temeline gerçekten bir etkisi var mıydı? Bunu ancak uzmanlar bilir. Bu yüzden geçmiş yıllarda Alâeddin Tepesi’nde birkaç yıl çimler ve ağaçlar için sulama yapılmamıştı. Cami için bu önlemin de bir çözüm olmadığı görülmüş olacak ki; sulamalara devam ediliyor. Bence su sızıntısını başka yerlerde de aramak gerek. Yapılacak olan bu çalışmalar da camiye köklü çözüm getirecek çalışmalar olsun. Benim dileğim budur.
Saray kalıntısını koruyan beton şemsiye en az otuz yıldır çatlamış ve şap betonu kabarmış olarak duruyor. Geçtiğimiz yıllarda uzmanlar, beton şemsiyenin her an yıkılabileceğini savunmuşlardı. Son birkaç yıl içinde daha kalıcı bir çalışma yapmak ve sarayın toprak altındaki kalıntılarını ortaya çıkarmak için kazı çalışmalarının ön hazırlıklarını yaptılar. Ama bu çalışmaların arkası gelmedi. Geçici olarak üstü örtülen kazı alanı öylece bekletilmektedir. Bu çalışmaların ne zaman yapılacağı da şimdilik belli değil.
Ayrıca son iki üç yıldır yapılan inşaat hafriyatları sırasında Konya dış kalesinin temel kalıntıları çıkmakta. İlgililerin bunlardan haberleri vardır mutlaka. Şimdi bu kalıntıların üstlerine kalın demirler döşenip inşaatlar devam ediyor. Böylece temel kalıntıları koruma altına alınmış oluyor ama yarın bunları kimseye gösteremeyeceğiz. Bence, böyle yapılmakla adeta tarih gizleniyor.
Daha önce de inşaat hafriyatlarında böyle kalıntılar çıkmıştı ve benzer şekilde üstleri kapatılarak korumaya alınıp gizlenmişti. İçeriye girildiğinde görülebilen tek kalıntı Zindan Kale’de ortaya çıkan kalıntıdır. Bu kalıntı Üstü kalın camla kaplanarak gösterilebilir şekilde korunmuştur. Kimsenin işine karışmak ve kimseye akıl vermek gibi bir niyetim olmamasına karşın; bence hafriyatlarda ortaya çıkan kalıntıların görülebilir şekilde korunmalarında çok yarar olacağını da düşünmekteyim.