Sekiz Selçuklu sultanının mumyalı cesetlerinin, 1994 yılında türbelerin onarımı sırasında köpeklere yedirildiğini duydunuz mu? Bileniniz var mı? Cumhuriyetin ilk yıllarından bu yana ve özellikle kırk yıldır dilden dile dolaşan yalan bir olayın ortaya çıkardığı acı bir gerçeğin iç yüzü işte budur.
1925- 1932 yılları arasında olduğu iddia edilen bir yalan olayın üstüne bu güne kadar yüzlerce yazı yazıldı. Tek parti dönemi üstünden cumhuriyet suçlanarak tarihe sahip çıkılmadığından, cumhuriyetin tarih düşmanı olduğundan söz edildi. Bu yalanlar yıllarca dillerde dolaşıp durdu. 2004 yılında bu yalan belgelendiğinde hem olayın yalan olduğu hem de rezalet bir gerçeğin perde arkası ortaya çıktı. Yıllardır mangalda kül bırakmayan milliyetçi yazarlardan hiç ses çıkmadığı gibi gerçek rezaleti yazanı da görmedim.
Konuyu kısaca özetlersem çoğunuzun anımsayacağını sanıyorum. İbrahim Hakkı Konyalı, 1964 yılında yayımlanan Konya Tarihi kitabının 585. Sayfasında Kitaplık ve Müzeler Müfettişi Ahmet Tevfik’ten duyduğu bir olayı anlatır. Alâeddin Camisi avlusunda bulunan Selçuklu sultanlarının mumyalarının çalındığını, mumyaların Tacül Vezir Türbesi’nde köpekler tarafından parçalandığını, Bunu gören Ahmet Tevfik’in bu durumu Vali İzzet Beye bildirdiğini, sonradan bu mumyaların bilinmeyen bir yere gömüldüğünü anlatır. Yazar, Sultan mumyalarının parmaklarında değerli yüzükler olduğundan bu yüzükleri çalmak için mumyaların türbe içine atıldığını da dolaylı yolla anlatır. Dahası Fahrettin Altay Paşa’nın bu işi kasıtlı olarak yaptırdığı her zaman halk arasında söylenilmektedir.
Oysa mumyalar çalınmamış, köpeklere atılmamış türbedeki asıl yerlerinde duruyorlardı. 1994 yılında Alâeddin Camisi avlusundaki iki türbenin onarımı yapılırken sultan lahitleri açıldı ve sekiz sultanın mumyalı cesetleri ayrı- ayrı torbalara konuldu. Ancak, açıkta bırakılan ceset torbalarını gece köpekler yağmaladı. Koskoca Selçuklu devletinin görkemli başkenti Konya’da, yüzyıllardır sağlam kalabilmiş sultan mumyaları köpeklere yedirilmişti. Ertesi gün bu rezaleti gören görevliler oradan buradan toplayabildikleri kemik parçalarını karışık olarak yeniden çuvalladılar. Vakıflar Genel Müdürlüğü bu torbaları alıp götürdü. Bu rezalet hiç kimseye duyurulmadığı için İbrahim Hakkı Konyalı’nın yazdıklarına inanan bazı yazarlar; yeniden tek parti dönemini suçlayarak, Vakıflar Genel Müdürlüğü’ne hesap sormaya kalkıştılar. Vakıflar Genel Müdürlüğü “cesetlerin torbalandığını ve incelemeler sonucunda yapay etlendirme yapacaklarını” duyurdu.
2004 yılında Murat Bardakçı 20 Mart 2004 tarihli Hürriyet gazetesinde bu rezaleti ayrıntılarıyla yazdı. Böylece yıllardır suçlanan tek parti yönetimi, Fahrettin Altay Paşa ve cumhuriyetin ilk dönemleri şaibelerden kurtulmuş oldu. Ne kadar saklanırsa saklansın, ne kadar çarpıtılırsa çarpıtılsın, her gerçek bir gün olur ortaya çıkar. Ne yazık ki halk bu gerçekleri bilmeden ileri geri konuşarak cumhuriyet ve tek parti dönemini suçlamayı sürdürüyor.
El insaf sevgili okurlarım. Bir 1964 yılında basılmış çok ciddi olarak bildiğimiz ve Konya ile ilgili hemen her konuya kaynaklık eden kitapta yazılan yalana bakın, bir de 2004 yılında ortaya çıkarılan gerçek rezalete!
Biz bir şeyi sorup soruşturmadan kolayca inanan bir toplumuz. Bu yüzden yıllardır tek parti döneminde camilerin ahır samanlık yapıldığına, Kuran okuma ve okutmaya yasak getirildiğine, çarşaf giyen kadınların çarşaflarının yırtılıp taciz edildiklerine hâlâ inanlarımız çoktur.