SARIKAMIŞ

Mehmet Gündoğdu

Ah, Sarıkamış, ah! Divane hayaller uğruna; soğuktan dondurulan, hastalık ve açlıktan ölen 90 000 Türk askerinin telef edildiği Sarıkamış. Ne kadar ağıt yakılsa, ne kadar destan yazılsa az gelir Sarıkamış’a. Dillerin söylemeye, kalemlerin yazmaya aciz kaldığı Sarıkamış.  O Sarıkamış ki; Ermeni zulmü görmüş. O Sarıkamış ki; Ekim- Kasım aylarından Mayıs ortasına kadar kar çölüdür. Allahuekber Dağları’nın metrelerce yükselen kar tepelerinde şimdi, Türk askerleri; açlık ve soğuktan ölmüyor, ama kış aylarında halen bu tepelerde savaş tatbikatları yapılıyor. Bu kar tepelerinin içinde ben Topçu Çavuşu olarak 17 ay askerlik yaptım. Her yeni kar yağışında bu tepelerde telef edilen askerlerin acısını yüreğimin en derinliklerinde buldum. Her üşüdüğümde onları koynuma alıp ısıtmayı düşledim. Onun için Sarıkamış’ı anlatmak zordur. 

Eskilerin 93 harbi dedikleri 1877- 1878 Osmanlı Rus Savaşı’nda Osmanlı yenik düşer ve savaş tazminatı olarak Batum Ruslara verilir. Ardından yapılan anlaşmalarla Sarıkamış, Kars, Ardahan, Artvin Rusya’ya bırakılır. 

Osmanlı, Enver Paşa’nın bir oyunuyla 1914’de başlayan Birinci Dünya Savaşı’na katılarak fiilen savaşmaktadır. Osmanlı’yı dünya savaşına sokan Enver Paşa bununla yetinmez. Osmanlı’nın elinden çıkmış doğu illerini yeniden Osmanlı topraklarına katmayı planlar. Orduya denetim yaptırır ve savaşa girebilecek ordu olduğuna karar verilir. Oysa Enver Paşa o güne kadar bir alayı bile idare etmemiştir ki, bir orduyu idare edebilsin. Ordunun asker sayısı fazladır ama donanımı ve yiyeceği eksiktir. Osmanlı zaten savaş içindedir, askerlerin donanım ve yiyecek sıkıntısı vardır. Üstelik Trabzon’dan orduya yiyecek takviyesi yapacak olan gemi de Ruslar tarafından batırılmıştır.

Osmanlı ordusu Erzurum’un biraz doğusunda 23 Aralık günü saldırıya geçer. Ruslar saldırıyı püskürtür. Osmanlı ordusu çok kayıp verir, iki kolordusu erimiştir. Bu arada Takviye olarak gelecek olan askeri birlikler kışın çetin koşullarından dolayı cepheye yetişemezler. Elde kalan tek kolordu Sarıkamış’a ulaşır. Sarıkamış ve çevresi kar çölü gibidir. Yol yok iz yok, tekerler dönmez, toplar kara saplanıp kalır. 3000 metre yükseltili Allahuekber Dağları’nda doksan bin Osmanlı askeri soğuktan donup ölür. Kalan askerler daha sonra Ruslarla savaşa başlarlar. Takviye gelmez, haberleşme kesilir, bu olumsuzluklara bir de soğuk eklenince başarı sağlanamaz. Enver Paşa yerine vekil bırakıp İstanbul’a dönerse de bu başarısızlıktan kimsenin haberi olmaz. Savaşan askerlerin çoğu şehit olur. Sağ kalmayı başarabilenler ise teslim olmak zorunda kalırlar. Tutsak Türk askerleri domuz çiftliklerinde, taş ocaklarında kırbaç altında çalıştırılırlar. İşkence görürler, hastalanıp ölürler…

Daha sonra bu başarısızlık İstanbul tarafından duyulunca bazı komutanlar askeri mahkemeye verilirlerse de ortaya bir sonuç çıkmaz. Sonuç olarak Enver Paşa Sarıkamış’ta koca bir orduyu yok ederek tarih sayfalarına geçmiş olur. 

Birinci dünya Savaşı’nda Osmanlı’nın yenik sayılmasıyla Enver Paşa divanı harpte yargılanırsa da Rusya’daki özerk Türk bölgesine kaçar. Kimilerine göre intihar eder, kimilerine göre de; Ruslarla savaşırken öldürülür.