15 Temmuz FETÖ darbe girişimi son derecede önemli bir gerçeği ortaya çıkardı. Tarikatçılık, cemaatçilik, mezhepçilik, ırkçılık tehlikelidir, zararlıdır; ellerine güç ve olanak geçtiğinde her türlü olumsuzlukları yapabilirler. Adına tarikat deyin, cemaat deyin, ne derseniz deyin hepsi için geçerli tek gerçek budur. Bütün devletler tarikatçı, mezhepçi, ırkçı olanların kökünü kazımadığı ya da kazımakta aciz kaldığı sürece her toplumda çok kan dökülür, her halkın her kesimi zarar görür. İbadethaneye, orduya, okula siyaset sokulursa hele- hele din kullanılarak sokulursa böyle sonuçlardan kaçılamaz.
1950’li yıllarda öne çıkmaya başlayan ve siyasette ağırlığı olan Nakşibendi- Nurcu kesim, işine geldiği ya da kendisine yakın bulduğu siyasi partileri destekleyerek onlara iktidarlık sunmuştur. Kimse inkar edemez, gördük ve yaşadık. Siyasilerin tek amaçları bu yapılanmalardan destek alarak ve dini de kullanıp oy toplamaktı. Bunun getirisini- götürüsünü, ilerisini düşünmeyen siyasiler, ileride olabilecek olumsuzlukları göremediler ya da her şeyi göze alarak bu yapılanmalardan destek beklediler. Son yıllarda baktılar ki cemaatin desteği alınmadan seçim kazanmak zor; siyasi partiler FETO cemaatine yanaştılar. Şimdi, her siyasi parti kendisini sorgulamak zorundadır. Devlet bu tür yapılanmaların kökünü kazımak ve yeni yapılanmalara yol vermemek için gereken önlemleri almazsa daha kötü sonuçlar ortaya çıkacaktır.
Devletin görevi, anayasanın verdiği yetkileri kullanmaktır. Devleti yönetenler anayasadaki yetkileri kullanmaz ya da savsaklarlarsa görevlerini yapmayarak suç işlemiş olurlar. Anayasa, FETÖ ve benzeri yapılanmalara izin vermiyor ve bunlarla mücadeleyi devletin asıl görevleri olarak belirtiyorsa ve de 15 temmuzda devletin görmezden geldiği birileri darbe yapmaya kalkışıyorlarsa sorun nerededir?
Devlet yurtlar ve okullar açmayarak bu vatanın çocuklarını ve gençlerini tarikatçılara peşkeş çekmiştir. Devlet yeterli eğitimi veremediği için meydanı özel okullara, dershanelere ve cemaat okullarına bırakarak eğitimin ticarileşmesini ve siyasallaşmasını sağlamıştır. Açılan imam hatip okulları tarikatların ve iktidar partilerinin arka bahçesi yapılmış, devlet gereken özeni göstermemiştir. Devlet; her türlü cemaatin kaçak kurslarına, yurtlarına, abi- abla ilişkilerine hatta medrese adıyla bilinen kaçak yapılanmalara falan meydan vermeseydi bu rezillikler olmayacaktı, yurdun dört bir yanından çocuk tecavüzcüleri- tacizcileri çıkmayacaktı. Aileler çocuklarını- gençlerini başlarından savarcasına cemaatlere teslim etmeselerdi, halk kurban derilerini cemaatlere bağışlamasaydı, himmet paraları vermeselerdi FETÖ ve benzeri yapılanmalar ortaya çıkabilirler miydi? Daha çok şeyleri sayabiliriz ve bunlar bugün birden bire ortaya çıkıvermiş yapılanmalar değildir. Bunlara bilerek- bilmeyerek destek verenler ve siyasi partiler nerede yanlış yaptıklarını düşünmelidirler.
Sevgili okurlarım, mezhep ve tarikatların ortaya çıkış nedenleri tamamen siyasidir, iktidar kavgasıdır, güç gösterisidir. İlahiyatçılar ne derler bilmem ama tarihçiler bu konuları iyi bilirler. Mezhepçilik de, tarikatçılık da içine dinle ilgisiz bir çok şey katılarak halka din, mezhep diye aktarılan sonradan yapılandırılmış siyasi malzemelerdir. Herkes bu günden başlayarak önce kendisini, sonra oy verdiği siyasi partiyi sorgulasın. Kitaptan uzak duranlar internet sitelerine girerek dinler, mezhepler, tarikatlar hakkında ayrıntılı bilgiler alarak kendi kararını kendisi versin. Unutmayınız ki toplumların baş belası cehalettir ve cahil olan hiçbir toplum düze çıkamamıştır.