ORTA DOĞUDA ORTA OYUNLARI

Mehmet Gündoğdu

Turgut Özal’ın başbakanlığı sırasında bazı yabancı bankalar Türkiye’de şube açmaya başladılar. Bu yabancı bankaların ağırlığını Arap bankaları oluşturmaktaydı. Başta Suudi Arabistan, Mısır ve Libya olmak üzere pek çok Arap ülkesinin bankaları ya da finans kuruluşları birdenbire ayrık otu gibi Türkiye’de çoğalmaya başladılar. Daha sonraki yıllarda bunların devamı geldi. Yalnızca Arap bankaları değil, batı ülkelerinin de banka ve finans kuruluşları Türkiye’de çok büyük finans düzeni oluşturdular.

Suudi Arabistan sermayeli bu Arap bankalarını Türkiye’ye sokan Turgut Özal’dır. Türkiye temsilcileri ise; MSP, AP, ANAP partilerinde siyaset yapanlar ve kimisi o dönem milletvekili olan kişilerdir. Türkiye’deki bütün Arap bankaları adı ne olursa olsun Suudi Arabistan sermaye ve desteğiyle kurulmuştur. Bu destek Türkiye’yi Vahhabi İslamcılığına yani Suudi Arabistan İslamcılığına götürmek içindir.

O tarihlerde ortaya çıkarılan Rabıta gibi örgütler bu Arap bankaları tarafından kurulup palazlandırılmıştır. Böylece Rabıta örgütü ile Türkiye Diyanet İşleri Başkanlığı paralel çalışır duruma gelmişlerdir.  Rabıta örgütü Diyanet İşleri başkanlığı bünyesinde yuvalanıp kadrolaşmıştır. Bu ilişkiler sonradan açığa çıkmıştır. O yılların gazete arşivlerini karıştırırsanız daha ayrıntılı bilgilere ulaşabilirsiniz.

Durup dururken bunları niye yazıyorum? Bu ilişkiler bilinmezse Türkiye’nin nerelerden nerelere nasıl getirildiği de bilinmez. Cemaatler, siyasal dinci terör örgütleri falan durup dururken ortaya çıkmadılar. Bunların kökenleri çok eski yıllara dayanmakla birlikte Turgut Özal döneminde palazlandırıldılar, sonraki dönemlerde şaha kalkıp Türkiye’nin ve İslam dünyasının başına bela oldular.

1976 yılı mart ayında Pakistan’da Rabıta örgütü öncülüğünde yapılan uluslar arası bir kongreden tek bir karar çıktı: “Türkiye gibi ülkelerde şeriata dayalı İslam hükümetleri kurmak.” İran’da Humeyni bunun için ayağa kaldırıldı. İran- Irak savaşının asıl nedeni de Irak’a şeriat devrimi ihraç etmekti. Mısır, Suriye, Irak, yemen bunun için karıştırıldı. Bu tür örnekler çok. El Kaide, Hizbullah, Müslüman kardeşler, Taliban gibi terör örgütlerinin de yolları ve hedefleri ne olursa olsun temel görevleri; silah zoruyla da olsa Şeriatçı İslam devleti kurmak ve yaşatmaktır. Bu örgütlerin parasal desteğini işte bu bazı Arap bankaları yapmaktadır.

 Bu bankaların cemaatlerle ve terör örgütleriyle ilişkilerinin ne derece sıkı olduğunu üstü kapalı da olsa anlatabildiğimi sanıyorum. Ve Suudi Arabistan sermayesiyle kurulmuş bu bankalar Türkiye’nin yalnızca ekonomisine değil perde arkası siyasetini de yön veriyorlar.

Türkiye’de Ahmet iktidar olmuş, Mehmet muhalefet olmuş çok önemli değildir. Önemli olan; ABD’nin Genişletilmiş Ortadoğu Projesi üzerinden; Türkiye başta olmak üzere, Ortadoğu ülkelerine yeni bir çeki düzen vermek ve Türkiye gibi ülkelerde ılımlı İslam devletleri kurdurtmak; bu arada yeni sınırlarla yeni paravan devletlerin ortaya çıkmasını sağlamaktır. Suudi Arabistan sermayesi ile ABD’nin Genişletilmiş Ortadoğu Projesi’nin paralel çalışmalarının aslı işte bu amaca hizmet etmektedir. Yaşanan en Son örnek Mısır, Suriye, ırak’ta yaşananlardır. Ve IŞİD terör Örgütü; din adına kelle kesip, Müslüman kanı dökerek kendi halife devletini ilan etmiştir. Irak Kürt lideri Barzani IŞID halife devletine bağımsızlık sinyali vermiştir. İsrail de bunu desteklemiş, Türkiye de IŞID halife devletini tanıyacağını bildirmiştir.