KÖROĞLU- KOROĞLU DESTANLARI

Mehmet Gündoğdu

Köroğlu; Rumeli’den Anadolu’ya, Altaylardan Azerbaycan’a kadar; ilden ile dilden dile dolaşan söylencelerin destansı kahramanıdır. Kök ve ana malzemeleri aynı olmakla birlikte Köroğlu destanlarının 24 çeşitlemesinin olduğu biliniyor. Köroğlu, bazı yerlerde Kuroğlu, Koroğlu olarak da bilinmektedir. Cahit Öztelli bu isimlerin Arap yazısındaki okuma yanlışlığından kaynaklandığını, asıl ismin Koroğlu; anlamının da canlı ateşin oğlu, ilahi ateşin oğlu olduğunu yazmıştır. Altay ve Azerbaycan ilkel inançlarından dolayı Köroğlu destanlarının çeşitlemelerindeki ana kaynağın gök tapınma inancından geldiği açık seçik görülmektedir.

Cahit Öztelli, Yüzlerce cönk ve yazma kaynak inceleyerek en son 4 şiir bulmuş ve böylece bilinenlerle birlikte Köroğlu şiirlerinin sayısı 16 olmuş.

Köroğlu yalnızca bir destan kahramanı değil, yaşamış bir ozandır. Cahit Öztelli’nin yazdıklarına göre, Köroğlu’ndan söz eden yazılı kaynakların en eskileri; Evliya Çelebi Seyahatnamesi 1. cilt, sayfa: 638, 5. cilt, sayfa 238. Tugi tarihi olarak bilinen Yeniçeri Solak Hüseyin tarafından yazılan Musibetnâme. en ayrıntılı bilgiler bu yazmadadır. Naima bu yazmadan çok yararlanarak incelemeler yapmıştır. Kâtip Çelebi’de Fezleke isimli yazmasında Köroğlu’na yer vermiştir.

Cahit Öztelli’nin, 209 sayılı Şubat 1969 tarihli Türk Dili dergisindeki “Yeni Bilgilerle Koroğlu” başlıklı makalesinde yazdıklarına göre; Köroğlu, Sultan Genç Osman olayına karışarak sultanın öldürülmesine tanık olmuş, Yeniçeri ocağından Sözü dinlenilen bir Yeniçeri subayıdır. Çöğür çalmada ve şiir söylemede ünlüdür; sadrazam Davut Paşa’nın da en güvenilir adamıdır.

4.Murat, Genç Osman olayından sonra, 1632 yılında annesinden yönetimi alarak; pek havalanan zorbaların kökünü kazımıştır. Büyük bir olasılıkla Köroğlu’da bu kıyımdan nasibini alarak ortadan kaldırılmış ve bu yüzden pek az asıl şiiri günümüze kadar gelebilmiştir.

Geniş bir coğrafyada bilinen Köroğlu destanlarının çıkış nedenlerini ve tarih içindeki söylencelere dayanarak dinler tarihi ve ilkel inançlar bakımından incelemesini bir başka yazıya bırakarak; yaygın destanlardan en çok bilineni özet olarak anımsatmak yararlı olur kanısındayım.

Sonradan adı Köroğlu’na çıkacak olan Ruşen Ali’nin babası Koca Yusuf, Bolu Beyi’nin baş seyisidir. Görevi de bölgede bulunan en iyi atları seçip Bolu Beyi’ne getirmek ve atların en iyi bir şekilde yetişmesini sağlamaktır. Bir gün, uyuz görünümlü cins bir tay bulup Bolu Beyi’ne getirir. Atı gören Bolu beyi kızarak Koca Yusuf’un gözlerine mil çektirir. Koca Yusuf bulduğu kır atla birlikte Bolu Beyi’nden ayrılıp uzaklara gider. Koca Yusuf Kır ata gözü gibi bakarak öyle bir yetiştirir ki gören meraklılar kendilerinden geçerler. Kır atın ününü duyan Bolu Beyi adamlarını gönderip kır ata sahip olmak isterse de Ruşen Ali kır atı vermez. Baba oğul, kır atla birlikte bulundukları yerden ayrılırlar. Bir subaşına geldiklerinde Koca Yusuf; sudan üç ak köpük çıkacağını, ak köpükleri kendisine getirmesini öğütler. Su içinden üç köpük çıkınca Ruşen Ali köpükleri avuçlar ama babasına yetiştiremeden köpüğün biri söner. Ruşen Ali köpüğün birini kendi ağzına, birini de kır atın ağzına atar. Böylece Köroğlu ve kır at yenilmez bir güce kavuşurlar. O sırada Koca Yusuf ölür. Ruşen Ali Dağlara çıkar ve eşkıyalara karışır. Bolu Beyi’nin kızını kaçıran Ruşen Ali, varlıdan alıp yokluya vermeye başlar. Bolu Beyi’nin adamları Köroğlu ve arkadaşlarıyla baş edemezler. Ruşen Ali Köroğlu, Bolu Beyi’nden öcünü alır. Çamlıbel maceraları böylece sürüp gider. “Tüfek icat olup, mertlik bozulunca” Köroğlu sırlara kadem basarak ortadan kaybolur.

Özetlediğimiz bu olaylar halklar arasında destanlaşır, biçimden biçime girer, uzattıkça uzatılır ve ilden ile dilden dile yayılır gider.