KONYA’NIN FÎ TARİHİ- 49-

Mehmet Gündoğdu

UNUTULAN BAZI OYUNLAR- SON-

 

 

 

Çocuk, genç ve ergenlerin bir zamanlar baş tacı ettikleri oyunlardan bazılarını sizlerle paylaştım. Daha yazılmayı bekleyen pek çok oyun varsa da siz okurlarımızı sıkabilir düşüncesiyle oyunlarla ilgili bu yazılara bir süre ara verip ileride yeniden yazacağım. Burada bir kez daha anımsatmış olayım ki öncelikle gençlerimizin ve ergenlerimizin teknolojik bağımlılıktan kurtarılması gerekir. Gençleri ve ergenleri unutulmuş oyunlara yönlendirebilirseniz bu bağımlılığı büyük ölçüde önleyebilirsiniz. 7’den 70’e herkesin elinde birer internetli telefon varken, kimse kimseyle konuşmaya yanaşmıyor. Kimse kimseyi dinlemez oldu. Birine bir şey anlatmaya çalışsanız karşıdakinin gözü telefon ekranında, başını sallayıp sizi dinlediğini gösteriyor, ama dinlediği falan yok. Tek çıkar yol; genç ve ergenleri bu teknolojik tuzaklardan, teknolojik kölelikten kurtarmak. Bunun için de unutulmuş oyunlar yardımcı olabilir.  Unutulmuş oyunları küçümsememek gerek.

 

ÇELİK ÇOMAK

Çelik çomak oyunu iki kişiyle oynanan bir sokak oyunudur. Bu oyunun birkaç çeşit oynanır. Oyun için biri uzun öteki kısa iki düzgün değnek gereklidir. Uzun değneğe çomak, küçüğüne çelik denir. Düzgün bir zemine büyükçe bir daire çizilir. Oyunculardan birisi dairenin içinde bulunur. Elindeki çomakla çeliğe vurarak karşı oyuncuya doğru fırlatır. Karşı oyuncu çelik yere düşmeden yakalayabilirse dairedeki oyuncuyla yer değiştirir. Yakalayamazsa çeliği yerden alıp daireye doğru fırlatır. Çelik dairenin içine düşerse oyuncular yer değiştirir. Çelik havada kapılmadıkça ve daire içine düşürülmedikçe oyuncular yer değiştirmez.

 

BİR BAŞKA ÇELİK ÇOMAK

Çelik çomak oyununun bir başka oynanış şeklidir. Toprak zemine küçük bir oyuk eşilir. Çelik oyuğun üzerine konulduktan sonra altından çomakla havaya kaldırılır ve çelik havadayken çomak vurularak fırlatılır. Karşıdaki oyuncu çeliği havada yakalayabilirse oyuncular yer değiştirir. Yakalayamazsa yerden aldığı çeliği, çeliğin fırlatıldığı oyuğa doğru atar. Çeliğin düştüğü yer çomakla ölçülür. Çeliğin düştüğü yer bir çomak boyu uzunsa oyuncular yer değiştirir. Çeliğin düştüğü yer oyuktan bir çomak boyundan fazla uzaktaysa çeliğin düştüğü yer ile oyuğun olduğu yer ayaklanıp sayılır. Sayı çeliği atıp oyuk yakınına düşüremeyen oyuncuya sayı olarak yazılır ve sayısı çok olan oyunu kaybetmiş olur.

 

KÖŞE KAPMACA

Düzgün bir zemine kare ya da dikdörtgen bir şekil çizilir. Oyun alanında kamyon kasası ya da birbirine köşeli dört duvar, boş bir oda varsa kare çizilmeden buralarda da oynanabilir. Oyun beş kişiyle oynanır. 1’den 3’e kadar seslice sayılır. 3 denildiğinde herkes bir köşe kapar ve açıkta kalan oyuncu ebe olur. Köşe kapanlar sıkça yer değiştirerek birbirlerinin yerlerine geçerler. Bu yer değiştirmeler sırasında köşeye varamayan oyuncu ebe tarafından ebelenirse, ebelenen oyuncu ebe olur. Ebeleme; ebenin bir oyuncunun herhangi bir yerine değmesidir.

 

BÜLBÜL KAFESTE

Sekiz on oyuncuyla oynanabilen bir oyundur. Sayışarak bir ebe seçilir. Öteki oyuncular el ele vererek bir daire oluştururlar ve ebe dairenin içinde kalır. Daireyi oluşturan oyuncular birbirlerinin ellerini bırakarak hem el çırparlar hem de “bülbül kafeste” diyerek hep birlikte bağırmaya başlarlar. Kısa aralıklarla yeniden el ele tutuşan oyuncular, ebenin daire dışına çıkmasını engellerler. İçeride kalan oyuncu bu boşluktan yararlanarak dairenin dışına çıkmaya çalışır. Ebe daire dışına çıkabilirse oyundan çıkar ve kalan oyuncular oyuna devam ederler. Oyuncular daire dışına çıktıkça oyuncu sayısı azalır. Üç oyuncu kalıncaya kadar oyuna devam edilir.

 

BİRDİR- BİR

Oyuncu sayısında kısıtlama yoktur. Önce ebe seçilir. Seçilen ebe sırtını yere paralel şekilde eğerek öteki oyuncular ebenin üstünden atlarlar. Atlayanların ellerinden başka yerleri ebenin sırtına değerse ya da atlayamazsa veya düşerse yanmış olur ve ebelik o oyuncuya geçer.

Bu oyunun bir de tekerlemesi vardır. İlk kez atlayan “birdir- bir- tilki deliğine gir” diyerek atlar. İkincide “ ikidir- iki tilki si..” derler. Üçüncüde “üçtür- üç yağlı bülüç”, dördüncüde “dördüm gö.. vurmak” denilir ve atlayacak oyuncu ebenin sırtında oturup kalktıktan sonra atlar. Beşincide “beşim fes koymak”” denilip oyuncunun sırtına bir bez parçası ve benzer bir şey koyduktan sonra atlar. Altıncıda “altıdır – altı fes yerinden kalktı” denilir ve ebenin üstüne konulan şey alınıp atlanır. Yedincide “yedim- yedim şunu yedim” denildikten sonra atlanır. Yedim- yedim denilirken örneğin “balık yedim, salata yedim “gibi şeyler söylenir. Sekizincide “sekizim – seksek denilip atlanır ve sekilerek sekiz adım gidilir. Dokuzuncuda  “dokuzum durak” denilir atlandıktan sonra iki ayak açılarak hareketsiz kalınır.“ Onuncuda “onum orak” denilip atlandıktan sonra oyuncu eliyle ekin biçiyormuş taklidi yapar. On birincide  “on birim çifte durmak” denilerek atlanır. Her atlayan oyuncu ebenin yanında eğilir ve atlayan oyuncu her ikisinin üstünden de atlar.

 

UZUN EŞŞEK

Oyuncu sınırlaması yoktur ve iki takım arasında oynanır. Ebe olan takımdan birisi duvara ya da sağlam bir yere yaslanarak bacaklarını açar. Ebe oyuncuların geri kalanları sırtlarını eğerek arka arkaya dizilirler. En öndeki başını ayakta duranın bacakları arasına sokar, ötekiler de aynı vaziyeti alırlar. Rakip oyuncular sırayla ebe oyuncuların üstlerine atlarlar. Atlayacak oyuncu kalmadığında yavaş- yavaş 10’a kadar sayılır. 10 denilinceye kadar ebeler yere çökmezlerse, üstündekileri taşıyamazlarsa “Çanak çömlek patladı “denilip ebelerin sırtlarından inilir ve aynı atlamalar yinelenir. Oyunun ana kuralı ebelerin sırtlarındaki yükü çekebilmeleri ve oyuncuların atlarken yanlış yapmamalarıdır.

 

HEYBE

Üç kişiyle oynanır. Ebe olan oyuncu diz üstü çöker. Öteki iki oyuncu ebenin sırtına ayaklarını uzatırlar ve el ele tutuşurlar. Ebe emekleyerek üstündeki iki oyuncuyu belli bir yere kadar götürmek zorundadır. Oyuncuları taşıyamayan, ya da düşüren ebe yanar ve beliği devam eder. Ebenin taşıdığı oyuncular yoruldukları için birbirlerinin ellerini bırakıp kendiliklerinden düşerlerse oyunda yanmış olurlar. Yenilen tarafa yenen tarafça uygun bir ceza verilir.

 

KİBRİT KUTUSU KAPAKLARIYLA PİŞTİ

Eskiden değişik markalı kibritler vardı. Kibrit kutularının markalı ya da resimleri yüzleri kesilip küçük birer oyun kartı şekline sokulurdu. Bu kartlar belli bir sayıda olunca aynen pişti oynar gibi oynanırdı. Yerdeki karta karşılık, aynı cinsten kart atan oyuncu yerdekileri alırdı. Bu oyunda vale gibi imtiyazlı bir kart ve pişti yapmak da yoktu. Kazanılan kartlar kart sayısına göre değerlendirilirdi.

 

ORTADA SIÇAN

Oyuncu sayısında kısıtlama olmamasına karşın genellikle üç oyuncu tarafından oynanır. Bir oyuncu ebe olur. Ebeye “Ortada sıçan” denilir. Öteki oyuncular bir topu ayaklarıyla birbirlerine atarlar. Ebe olan oyuncu topu yakalayabilirse ebelikten kurtulur. Futbolda olduğu gibi topa elle dokunmak yoktur. Ebe topu hangi oyuncunun ayağından almışsa o oyuncu ebe olur. Sonuçta yenme ve yenilme derdi olmayan bir spor oyunudur.