ESKİ OYUNLARDAN BAZILARI- 4
Unutulup giden oyunlarımız o kadar çok ki hangi birine, ne zaman sıra gelir bilmiyorum. Çocuk oyunları var, delikanlı oyunları var, ergin oyunları var, sokak oyunları var, evlerde oynananlar var… Var ha var… Beştaş oyununu, aç kapıyı bezirgân başını, yedi kiremidi, fotmişi, fotağı, yağ satarım bal satarımı falan bilen kaldı mı? Ne gezer? Bu oyunları bilenlerin yaşları en az ellidir. Gençlerimiz ve çocuklarımız, yaşı ellinin altında olanlar bu oyunları bilmiyorlar, bilemezler de. Çünkü bu oyunlar unutuldu, unutturuldu. Çünkü bu oyunlar çağımızın vebası haline gelen teknolojiye yenik düştü. Çünkü yediden yetmişe herkes teknoloji bağımlısı olup çıktı. Neleri unutmadık, neleri tarihe gömmedik ki? Bunca koşuşturmaca içinde oyunlar unutulmuş, unutturulmuş çok mu? Erginler, gençler, orta yaşlılar aklınızı başınıza toplayın. Bu teknoloji bir şeyler veriyor ama çok şeyleri alıp götürüyor. Benden söylemesi…
BEŞTAŞ OYUNU
5 tane yuvarlak ve düzgün çay taşı denilen çakıl taşıyla iki kişi tarafından oynanan bir oyundur. Kolay gibi görünmesine karşın el çabukluğu ve yeteneği olan her yaştakilerin oynayabileceği bu oyunun tarihi çok eskidir. Anadolu’ya Orta Asya’dan geldiği söylenilirse de Arap oyunu olduğunu söyleyenler de vardır.
Oyuncular sırayla taşları havaya atarak sağ elini ters çevirip havadaki taşların altına tutarlar. En çok taş kimin elinin üstünde kalmışsa ilk oyuncu o olur. Oyunun ana kuralı; oyun sırasında yerdeki alınacak taşlardan başka taşlara hiç dokunmayıp, oynatmamaktır. Almayacağı taşa dokunan ya da oynatan, havaya atılan taşı tutamayan yanarak oyun hakkı karşı tarafa geçer. Oyun birler, ikiler diye altılara kadar sürer. Birlerde: Taşlar yere serpilir, uygun bir taş alınarak havaya atılır ve oyuncu hem havadaki taşı hem yerdeki taşları kapıp birer- birer toplar. İkilerde: yerdeki taşlar ikişerli olarak iki seferde toplanır. Üçlerde: yerdeki taşların önce üçü birden sonra da kalan bir taş alınır. Dörtlerde: yerdeki taşların hepsi bir seferde alınır. Beşlerde: Sol elin baş ve orta parmağı ile bir köprü yapılıp sağ eliyle taşları yere serpilir. Taşlar uygun bir şekilde iki yada üç hamlede bu köprünün içine sürüklenir. Altılarda: bütün taşlar havaya atılıp el ters çevrilerek havadaki taşların altına tutulur. Elin tersinde kalan taşlar sayı olarak oyuncuya yazılır. Karşı taraf ise kaldığı yerden altılara kadar oynamayı sürdürüp sayı kazanabilir.
AÇ KAPIYI BEZİRGÂN BAŞI
Bu oyun, çocukların sokak oyunlarından biridir. Bu oyunda kişi sınırlaması yoktur. 4- 6- 8 daha fazla kişiyle oynanabilir. Tekerleme ya da sayışma ile iki kişi seçilir. Bu iki oyuncu birbirlerinin ellerinden tutarak bir köprü oluştururlar. Öteki oyuncular sırayla bu köprünün geçerler. Elleriyle köprü kuranlar köprünün altından geçenlerden birisini tutarak salmazlar. Tutulan oyuncu “Aç kapıyı bezirgân başı bezirgân geldi yol ister” deyince, köprü kuranlar da “kapı hakkı isteriz” derler. Tutulan oyuncu “arkamdaki senin olsun” der. “birim sıçan dolması” diyerek köprüden geçer. Yediye rastlayan oyuncu “yedim sıçan dolması” demek zorundadır. Amaç oyuncuya “sıçan dolması” yedirmektir. Arkadaki oyuncu köprüye gelince kulağına fısıldayarak sorarlar, örneğin elma mı, armut mu?” derler. Elma derse bir tarafa, armut derse öteki tarafa sıra olurlar. En sonunda iki taraf el ele tutarak birbirlerini asılırlar. Hangi taraf karşı tarafı kendine doğru çekebilirse o taraf oyunu kazanmış olur.
YEDİ KİREMİT
Oyuncu sayısı sınırlı olmayan bir sokak oyunudur. Kız erkek bir arada oynanabilir. Önce uygun ve düz bir alana küçük bir daire çizilir, sonra beş altı adım önüne bir kale çizgisi çekilir. Dairenin içine 7 düzgün taş ya da kiremit parçası üst üste konulur. Her oyuncunun elinde el büyüklüğünde düzgün bir taş vardır. Oyuna başlamak için sayışılarak ebe saptanır. Ebe üst üste yığılı taş ya da kiremitlerin başında beklerken kale çizgisindeki oyuncular ellerinde bulunan taşlarını taş ya da kiremit parçalarını yıkmak için atmaya başlarlar. Taşlar yıkılınca ebe taşları yeniden üst üste koyar ve kaleye kaçamayan oyuncuyu yakalamaya çalışır. Kaçamayan oyuncu kendi attığı taşın üstüne basabilirse ebe olmaktan kurtulur. Ebe oyuncuların birisini yakalayabildiğinde ebelikten kurtulup, yakalanan oyuncu ebe olur ve oyun böylece sürer.
FOTMİŞ
Bu oyunda sokak oyunu olup oyuncu sınırlaması yoktur. Düz bir yere küçük bir daire çizilip içine sivri bir taş dikilir. 5-6 adım önüne bir kale çizgisi çekilerek kaçma sınırı saptanır. Önce sayışmayla bir ebe belirlenir sonra da oyuncular ellerinde bulunan el kadar düzgün taşlarla daire içindeki sivri taşı vurarak ve daire dışına çıkarmaya çalışırlar. Ebe, daire dışına çıkan taşı daire içine yeniden koymak zorundadır. Sivri taşı yerine koyan ebe, öteki oyuncuların peşine düşer ve yakalamaya çalışır. Yakalayabilirse ebelikten kurtulur. Ebe olmamak için ya kale çizgisinin üstünde bulunmak ya da kendi attığı taşa basmak zorunluluğu vardır. Yeni bir ebe belirleninceye kadar ebelik sürer. Yeni ebeyle oyuna devam edilir.
FOTAK
Genellikle iki kişiyle ve kızların oynadığı bir sokak oyunudur. Düzgün bir yere ucuca 5 kare çizildikten sonra altıncısı kavisli olarak çizilip oyun alanı hazırlanır. Sayışarak birinci oyuncu saptandıktan sonra oyuncu elindeki düzgün taşı birinci kareye atar ve tek ayaküstünde sekerek taşı kavisli yere doğru ayağıyla sürükler. Oyunun kuralı taş atıldığında ve sekerek taş ayakla sürüklenirken taşın ve ayağın hiçbir çizginin üzerine gelmemesidir. Oyunun bu evresini kazanan oyuncu ikinci hamlede taşını ikinci kareye atarak oyuna devam eder. Bu şekilde beşinci kareye ulaşabilen oyuncu kavisli bölümde sırtını dönerek taşı arkaya atar. Taş hiçbir çizginin üstüne gelmemişse oyun kazanılmış olur. Taş ya da ayağın çizgi üstüne gelmesiyle oyun sırası karşı oyuncuya geçer. Oyunun bu aşamalarını başarabilen oyuncu öteki oyuncuyla sırt sırta vererek yenilen oyuncunun sırtında havaya kaldırılır. Yenilen oyuncu sırtındaki oyuncuya sorular sorar, yenen oyuncu yanıtlar. “Yerde ne var? Yer boncuk. Gökte ne var? Gök boncuk. Ananın adı ne? Fatmacık. Babanın adı ne? Musacık. Elleri kolları kısacık.
YAĞ SATARIM BAL SATARIM
Oyuncular daire şeklinde dizilerek otururlar. Ebe olan oyuncu eline bir mendil ya da içine taş bağlanmış bir bez alarak oyuncuların arkasında “yağ satarım, bal satarım, ustam ölmüş ben satarım, yağlıca ballıca dayak atarım” diyerek dönmeye başlar. Bu dönüş sırasında oturan oyuncular arkalarına mendil konulup konulmadığını elleriyle kontrol ederler. Ebe oturanlardan birisinin arkasına gizlice elindeki mendili koyar. Oturan oyuncu arkasına mendil konulduğunu fark ederse mendili alıp ebeyi kovalar tutabilirse mendili orasına burasına vurur. Oturan oyuncu arkasına mendil konulduğundan haberi olmamışsa ebe dönerken oyuncunun arkasına koyduğu mendili alıp oturan oyuncunun orasına burasına vurarak ebelikten kurtulur. Yeni ebe ie oyuna devam edilir.