KONYA KARAHÖYÜK
Anadolu’da ve Konya’da Karahöyük olarak bilinen pek çok köy ve höyük vardır. Bu yazıda konu edilen Karahöyük Konya şehir merkezinin 15 Km. kadar güneydoğusunda, aynı isimle anılan mahallenin arazileri içindedir.
İLK ARKEOLOJİK KAZILAR 1953 YILINDA YAPILDI
Karahöyük, tarihçilerin çok dikkatini çektiğinden ilk kez 1953 yılında arkeolojik kazılar yapılmıştır. Ord. Prof. Dr. Sedat Alp başkanlığındaki kazı ekibi tarafından önemli birtakım bulgulara ulaşılmıştır. 1956 yılında kale kalıntılarının ortaya çıkarılmasıyla, Karahöyük kazılarında ele geçen antik çağa ait çanak çömlek parçaları gibi buluntuların incelenmesiyle çok önemli bilgiler ortaya çıkarılmıştır. 1984’de kazı çalışmaları devam etmiş, 1991 de ve 1992 yılında başlayıp kısa süren yeni kazılar sonrasında burada yaşayanların özel ve dini yaşamları hakkında ayrıntılar da ortaya çıkarılmıştır. Höyük üzerinde yüzeysel araştırmalar aralıksız olarak sürmüş ve uluslar arası yayınlarda da tanıtılmıştır. Bu konuda Prof. Dr. Hasan Bahar’ın önemli yayınları bulunmaktadır.
HÖYÜKTE 27 TARİH KATMANI SAPTANDI
Bu kazılardan çıkan sonuçlar gerçekten önemli ve ilgi çekicidir. Höyükte 27 tarih katmanı saptandı. Karahöyük’te yerleşimin tarihi İÖ. 3000- İÖ. 2000 yıllarına kadar uzanıyor ve bu dönem Asur kolonilerinin Anadolu’yla ticaret yaptıkları döneme ve eski tunç çağına rastlamaktadır. Bu yüzden Karahöyük, o günlerin en önemli ticaret merkezlerindendir. Ayrıca bütün Akdeniz kıyılarının ticaretini ellerinde tutup, Anadolu içlerine kadar girip ticaret yapan Fenikelilerinde ticaret merkezlerindendir. Höyük çemberi içinde bir dizi ticarethane ya da dükkânın temel ve duvar izleri o dönemin ticaret hayatının belgeleri olarak kabul edilmektedir.
KARAHÖYÜK’İN İLK YERLİ HALKI LUWİLER
Karahöyük kazılarında bulunanlar arasındaki mühürler, topraktan yapılmış üzerlerine mühür basılmış toprak malzemeler Konya Arkeoloji Müzesi salonunda sergilenmektedir. Bulunan mühür ve üstlerine mühür basılmış toprak kaplar Anadolu’da yazının çok erken dönemlerde başladığını ve bu konunun ciddi bir şekilde incelenmesi gerektiğini de ortaya koymuştur. Özellikle gaga ağızlı, yonca ağızlı testiler ve kandiller dikkat çekicidirler. Bu toprak malzemeler Troya, Mezopotamya gibi uzak yerleşim yerleriyle benzerlik göstermektedirler. Bu da o dönemlerdeki Karahöyük halkının ticaret alanı genişliğini ve kültürel etkileşimlerini göstermektedir. Ortaya çıkarılan buluntulara bakıldığı zaman, ilk yerli halkın Luwiler olduğu belli olmuş. Bunun arkasından Hattiler yani ön Hititler buraya gelmişler ve Luwi- Hatti kaynaşması oluşmuş.
Karahöyük evleri, dairesel olarak toprak kerpiçten yapılmış ve dar sokaklarla geçişler sağlanmıştır. Duvarlarda açılan düzgün sıralı oyuklar, buralarda dokuma yapıldığı sanısını vermektedir. At nalı şeklinde sunak yerleri ve kutsal alanları vardır.
1953’de başlayan kazılarda ortaya çıkarılan sur kalıntısı haberi; 7 Ağustos 1956 tarihli Yeni Konya gazetesinde manşet haber olarak verilmişti. Bazı sözcükleri yalınlaştırarak bu haberi sizlere sunuyorum.
KARAHÖYÜK’DE MUAZZAM BİR SUR ORTAYA ÇIKARILDI
“Karahöyük’te Muazzam Bir sur Ortaya çıkarıldı. Bulunan bu eser; Anadolu’daki en eski bir Hitit şehir suru olarak büyük bir önem arz etmekte, ön duvarları ve kaleleri ile devrinin en gelişmiş savunma tesisi özelliğini taşımaktadır. Konya Karahöyük, Hititler ve Hititler’den önceki devirde büyük bir uygarlık merkezi olduğu anlaşıldı. Konya Karahöyük mevkiinde Prof. Dr. Sedat Alp yönetiminde MEB. İle TTK. Ve Ankara Üniversitesi adına yapılmakta olan ve 1953 yılında başlamış bulunan kazıya bu yılda devam edilmektedir. Çalışmalar sırasında geçen yıl ortaya çıkarılan ve zengin mühür koleksiyonlarının içinde bulunduğu bir Hitit sarayına ilave olarak höyük dışındaki tarlalarda yüzeyden 6 metre derinlikte ve 9-10 metre eninde büyük- gösterişli bir şehir suru meydana çıkarılmıştır. Bulunan bu eser Anadolu’da en eski bir Hitit şehir suru olarak büyük bir önem arz etmekte ve içinde bulunan muhafız odaları, ön duvarı ve kuleleri ile devrinin en gelişmiş bir savunma tesisidir. Şehir surunun höyüğün oldukça dışında bulunuşu Konya Karahöyük’ün Hititler ve Hititlerden önceki devirde büyük bir uygarlık merkezi olduğunu göstermektedir. Çalışmalara önem ve özenle devam edilmektedir.”
ORD. PROF. DR. SEDAT ALP’İN KARAHÖYÜK RAPORU
Ord. Prof. Dr. Sedat Alp Karahöyük kazı çalışmaları hakkındaki raporunda ortaya çıkarılan buluntular hakkında ayrıntılı bilgiler vermektedir.
“1992 yılında höyüğün doğu kısmında bulunan X açmasının kuzeyinde araştırma alanını genişlettik. Üzerinde 1984 yılından beri çalıştığımız ve araştırmalar yaptığımız tapınağın kuzeydoğu sınırının bir kısmını 1991 yılında meydana çıkardığımız bir yol ile kısmen saptamıştık. Bu yolun kuzeybatı ve doğu kısımlarında kısmen kuvvetli kerpiç mimari ile karşılaşmışsak da orta alanda sağlam bir zeminden, birinci kata ait kısmen harap olmuş at nalı biçiminde bir altar (kutsal yer, sunak, kurban sunulan yer) ile bunun güneydoğusunda ikinci kata ait aynı biçimde bir atlardan başka herhangi bir mimari kalıntıya rastlamadık. Bu alanda yol boyunca daha önce harap olmuş bir duvar ile yoldan bu alana açılan bir kapının varlığı düşünülebilir. Bulunan altarlar bu alanın birinci ve ikinci katlarda kutsal birer bölge olduğunu göstermektedir. Açmanın kuzeybatısında daha önce ortaya çıkardığımız yol kısımlarının aralarındaki bağlantı kısmını da kazarak meydana çıkarttık ve açmanın planını biraz daha geliştirebildik. Ayrıca bu yolun güneydoğusundaki kazılmamış alanı zamanın elverdiği ölçüde araştırdıysak da mimari kalıntılara henüz rastlayamadık. Karahöyük’te 1992 yılında buluntular bakımından pek şanslı olmadık. Elde ettiğimiz küçük buluntular arasında en dikkate değer eser 1. Tabakada bulunan 4,4 cm. çapındaki bronz bir halkadır. Tam olarak ele geçmiş halkanın iki yanında dışa bakan birer domuz başı görülmektedir. Domuz başlarının kulakları, gözleri ve dişleri belirgin bir biçimde işlenmiştir. Eserin neye yaradığını kesinlikle belirleyemedik ve benzer eserlerin varlığını henüz saptayamadık. Seramik buluntuları arasında ele geçen bir çaydanlık ile bir kantaros Kızılırmak bölgesi ile sıkı bağlantıları pekiştirmektedir. Ayrıca eskiden bulunan örneklerden biraz farklı olarak bir ördek ritonu anılmaya değer. Mühür damgalı eserler arasında başka yıllarda olduğu gibimuz biçimli dokuma ağırlıkları çoğunluğu oluşturmaktadır. Bunların yanında ayrıca mühür damgalı ya da markalı seramik parçaları da anılmalıdır. Başka yıllarda örnekleri sıkça görülen mühür damgalı kap kapatınalarından 1992 yılında yalnız bir adet bulunmuştur. 20 envanter nolu olan ve bej toprak rengindeki bu eserin üzerinde kaidesi yuvarlak bir damga mührünün üç baskısı vardır. Oldukça iyi korunmuş olan bir baskının orta alanında sekiz yapraklı bir rozet görülmektedir. Rozet bir giyoş bandı ile çevrilmiştir. Giyoş bandının orta ve dış alanları birer nokta ile doldurulmuştur. Bu mühür damgası ile eskiden birçok benzerleri bulunmuş olan Karahöyük mühürlerine bir yenisi daha eklenmiştir…”
++