KONYA’NIN FÎ TARİHİ- 17

Mehmet Gündoğdu

SEYDİŞEHİR VE ANTİK KALINTILAR

 

 

 

Seydişehir, Yeni Antalya yolu ve tarihi İpek Yolu üzerinde küçük bir kasabayken ilçe olmuş ve son yıllarda hızla gelişmiş şirin beldelerimizden biridir.

Vervelit harabeleri, Ilıca suları, Pınarbaşı ve Kuğulu Park'ı, Giden Gelmez Dağı, Küpeli Dağı, Seyit Harun Veli Türbesi ve camisi görülebilecek en güzel yerlerindendir.

Anadolu’nun Türkler eline geçmesiyle; Anadolu dışındaki Türkler Anadolu’ya göç etmeye başlarlar. Ahmet Yesevi yetiştirdiği gönül adamı alperenleri Anadolu içlerine gönderir. Anadolu’nun her köşesinde bu alperenlerin türbeleri, mezarları çoktur.

Bu göçlere Turgutoğulları ile birlikte Seyit Harun Veli, Dediği Sultan, Yatağan Ahmet Mürsel, Seyit Körpe, Gamber Dede, Seyit Mahmut Hayrani, İlyas Baba, Şeyh Abdulmuttalip … gibi erenler de katılırlar. Bu göçlerle ve bu göçe katılanların yerleştikleri, kurdukları beldelerle ilgili menakipnameler, efsaneler çoktur. Seydişehir’in kuruluşu ile ilgili makaleler de çoktur.

SEYİT HARUN VE SEYDİŞEHİR SÖYLENCESİ

Seydişehir’in kuruluşu da; günümüze kadar gelebilmiş efsanelere dayanmaktadır.

Rüyasında kendisine göç emredilen Seyit Harun Veli’ye “Bir Karabulut sana yol gösterecektir. O bulutun peşinden git, bulut nerede durursa orada kal” şeklinde bir ilahi tembih duyurulur. Seyit Harun Veli bu buyruk ve tembihe uyarak; yakınlarıyla birlikte, kara bulutu izleyerek yola çıkar. Bulutun yol göstermesiyle Küpe Dağı eteklerine kadar gelirler. Bir süre inzivaya çekildikten sonra bulut yeniden hareket eder ve Seydişehir yakınlarındaki  Karaviran çevresinde konaklarlar. Bulundukları yere ev yapmaya çalıştılarsa da Karaviran halkı bu yeni gelenlere karşı çıkıp yapılan evleri sık- sık yıkmaya başlarlar. Evler yeniden yapılıp, yıkıladursun, Seyit Harun Veli İlahi sabra sığınmıştır. Bir süre bu uğraşlar sürer ve bulut yeniden hareketlenir.

Yeni bir konaklamadan ve Seyit Harun Veli’nin kerametlerinden dolayı oranın sultanı tarafından şimdiki Seydişehir’in olduğu yere davet edilir. Eski adı Vervelit olan Seydişehir’e yerleşen Seyit Harun Veli ve yakınları cami, çeşme, medreseler yaparlar. Karamanoğlu Mehmet Bey Seyit Harun Veli’den dolayı buraya Seyyid Şehri anlamında Seydişehir adını verir.

KÜPE (KÜPELİ) DAĞI

Küpeli Dağı geniş bir alana yayılmakla birlikte, volkanik, oldukça kayalık ve diktir. Böğürleri sert kayalar ve uçurumlarla dolu olduğu için tırmanış yapmak büyük ölçüde zordur. Zirveye ulaşmak için belirlenen rotalar çabucak kaybedilebildiğinden, deneyimli bir rehber olmadan zirveye ulaşmak zor ve tehlikelidir. Yüksekliği 2865 metre olan görkemli, haşmetli Küpe Dağı çok ormanlık olup, burada iklim günde birkaç kez değişebilir.

Küpeli Dağı; Seydişehir’in ünlü mesire yeri Kuğulu Park’ın üstündedir. Kuğulu Park’ın güney batısına doğru izlenen bir rotayla zirveye ulaşılır.

FERZUNE MAĞARASI

Uzunluğu 28 km. olduğu söylenen Ferzune Mağarası Kuğulu Park’ın tam güney üstünde kayalık ve ormanın içine gizlenmiştir. Geniş bir girişi vardır. Girişin sağ ve soluna oyuklar kazılmıştır. Mağara biraz ileride sola ve sağa dönemeç yaparak uzun bir tünelle devam eder. İlk dönemecin solunda içi harçla sıvanmış Roma dönemine ait bir su sarnıcı vardır. İleride tünel daralınca sürünerek bir sonraki tünele geçilir. Bizim gördüğümüz üç tane su havuzu daha, bu tünellerin içindedir. Mağara yer- yer bollaşarak, ye yer tüneller şeklinde uzar gider. Ucunun nereye çıktığını henüz kesin olarak bilen yok.

Gördüğüm kadarıyla bu mağara bir doğal oluşumdur. Ama Roma döneminde askeri karakol, kışla ya da kale olarak kullanılmış. Mağara içindeki havuzlar da su gereksinimini gidermek için yapılmışlardır. Ekibimizin başkanı ve rehberi Recai Kıcıkoğlu bu mağaraya daha önceki gelişlerinde 2-3 saat tünellerde ilerlediklerini, tünellerin daralmasıyla geriye döndüklerini söylemektedir.

Kuğulu Park yakınlarında klasik döneme ait Vervelit şehrinin kalıntıları, kuzeyinde ise ılıcalar vardır.

ANTİK KALINTILAR

Seydişehir’in bilinen tarihi Hititler’le başlamış ve bu tarih bugüne değin süregelmiştir. Hammadisler veya Homanotlar uzun süre egemenlik kurmuşlar; çetin, savaşçı, yağmacı olan bu toplum çevreye çok zararlar, eziyetler çektirmişlerdir. Roma İmparatoru Augustus bunlarla mücadele etmiş, askeri koloniler kurmuş ve kalelerle güvenliği sağlamaya çalışmıştır. Eski Vervelit, Tekke köyü, Yenice köyü, Asar Tepe gibi yerlerde tarihi kalıntılar çoktur.

Seydişehir’de Ortaçağ ve sonrasında sırasıyla; Selçuklular, Eşrefoğlu, Karamanoğulları, Osmanlı’dan günümüze tarihi dönem yaşanmıştır.

ASARTEPE’DE ANTİK KENT KALINTILARI

Yeri gelmişken, bu çevredeki antik bir kentten söz etmek istiyorum. Bu kentin kalıntıları Kızılcaköyü güneyinde bulunan Asartepe’dedir. Tarihteki adı; Amblada olup, Psidya kentidir ve Psidya’nın Konya sınırları içindeki tek kenti olduğu için önemi büyüktür.

Sayın Mehmet Bildirici Yeni Gazete-Cönk ekibinin 2. cildinde Amblada kenti hakkında ayrıntılı bilgiler vermektedir. Özet olarak bu bilgileri sunuyorum.

“… M.Ö. 334 yılında başlayıp, yörenin Roma yönetimine geçmesi arasında geçen süre Hellenistik dönem olarak bilinmektedir. Hellenistik öncesi Psidyalılar’ın yaşadığı bölge ve yaşadıkları kentler Isparta ve Burdur İlleri içindedir. Yörenin yerli halkı olan, kendi dili ve gelenekleri bulunan Pisidyalılar’ın Konya ili içindeki tek kenti Amblada’dır. Pisidyalılar tarihte ilk defa Pers (İran) İmparatorluğu ordusu içinde görülürler. Dillerine ait tek bir kitabe Isparta Eğirdir’de görülmüştür. Amblada kentinde, başkenti Pergamon (İzmir-Bergama) krallarına ait M.Ö. 2. yüzyıla tarihlenen yazıtlar bulunmaktadır. Bu yazıtlardan Amblada’nın Bergama Krallığı’nca yönetildiği ve önemli bir merkez veya askeri koloni olduğu görülmektedir. Bu süre M.Ö. 188-133 yıllarını kapsamaktadır. Bu sürede kral olanlar şöyledir: II. Eumenes (M.Ö. 197-159), II. Attalos (M.Ö. 159-138), III. Attolos (M.Ö. 138-133).

Kent daha sonra Roma’nın himayesinde kurulan ve tanınmış kralı Amintas olan Galata Krallığı içinde bulunmuş (M.Ö. 43-25) daha sonra Roma yönetimine girmiştir… Selçuklu yönetiminde kentte yaşam olduğuna dair bilgi yoktur. Almanca Kitapta Bergama Kralının emirlerini gösteren 3 yazıt bulunmaktadır. Bu üç yazıt Hellenistik döneme ait Konya yöresinde bulunmuş yegane yapıtlardır… Bu yazıtların daha sonrakilerden bir farkı da krallık buyruklarının Amblada kentinde açıklanmasıdır. Birinci yazıtta kral tarafından yetki verilmiş ve kral olmayan Attolos ismi geçmiştir. Kralın 2. Eumenes olduğu kabul edilmektedir. M.Ö. 168 yıllarında Ankara’ya yerleşmiş bulunan Galatlar tarafından Amblada tehdit edilmiş ve Bergama’dan gelen askeri yardımla kurtulmuştur. Kent Bergama’ya borçlanmıştır. Bu borcun kaldırıldığından söz edilmektedir. Yazıt 2’de kentin serbest bırakılması garanti altına alınıyor ve esirler serbest bırakılıyor. Son yazıtın ise, son Kral Attalos 3 döneminde olduğu ve kral tarafından şerefli kararlar aldığı belirtiliyor. Herhalde ileride yapılacak kazı ve çalışmalar bu ilginç kenti aydınlığa çıkaracaktır. Referans: 1) Bekle Klaus Tabula İmperini Byzantini cilt 5 2) Svoboda H, Denkmaler Aus Lykaonien, Pamphylien Und İsaurien Prag 1935.