KONYA’NIN FÎ TARİHİ- 11

Mehmet Gündoğdu

KİRVAT (KİRFAT) VE KÖYLERİ

Kirvat, Sultan Alaaddin’in kayınpederi, 2.Gıyaettin Keyhüsrev’in anneden dedesidir.

Kirvat, Sultan Alaaddin Keykubat zamanında Kalanoros’un (Alaiye)  Bizans valisi ve ruhani lideriyken bu topraklar Türklerin eline geçince; Kirvat, kızı (ya da cariyesi) Hond (Huan- Hunat) hatunu Alaaddin Keykubat’a verdi, kendisi de Akşehir’e gönderildi. İ. Hakkı Konyalı; Kirvat’a mülk verilmeyip Akşehir’e sürgün edildiğini yazar. Bazı tarihçi yazarlarsa; Kirvat’ın üç yerleşim yerinden mülk aldığı ve buralara kendi adını verdiğini yazmışlardır.

Kirvat din değiştirmeyip ölünceye kadar İsevi olarak yaşamıştır. Kızı Hont Hatun sonradan Müslüman olup, pek çok hayır işi yapmıştır. Kirvat’ın iki oğlu Kir Hayve ve Kir Kedid dinlerinden dönmeyip, Selçuklu içinde birçok karışıklığa karışmışlar ve en üst makamlara getirilmişlerdir. Yaptıkları şımarıklıklar halkın tepkisine neden olmuşsa da üst makamlarda oldukları için kimse önlerine geçememiştir.

BİLGİLER İBRAHİM HAKKI KONYALI’YA AİTTİR

Kirvat’ın ölüm tarihi kesinlik kazanmış değildir. Bazı yazılı bilgilerden yola çıkarak 2. Gıyasettin Keyhüsrev dönemi karışıklıkları görmüş olmalıdır.  Yani, ölümünün 1246’dan sonra olduğu sanılmaktadır. İbrahim Hakkı Konyalı çok net olmasa da bazı kısa bilgiler vermektedir. Girvad isminin; I. Alaaddin Keykubat’ın kayınpederi, Hıristiyan dinine mensub, eski Kalanoras (Alaiye Beyi) Kirvat’ın adından geldiğini İbrahim hakkı Konyalı, Konya Tarihi kitabının birkaç yerinde yazmıştır. Kirvat’ın kimliğine ve konumuzla ilişkisine kısaca değinip geçmek istiyorum. Bilgiler İbrahim Hakkı Konyalı’ya aittir.

“Sultan Alaaddin’in kayınpederi eski Kalonaras(Alaiye Beyi) Hıristiyan Kirvat'ın da Eflatun Manastırı’nda gömülü olduğu tahmin edilir. Sultan Alaaddin Alaiye’yi alırken; Kirvat, kalenin anahtarı ile kızını da hükümdara zevcelik için takdim etmişti. Düğünleri Alaiye’de yapılmıştı. Kirvat, sultan tarafından Akşehir’e sürgün edilmişti…”

KARATAY VAKFİYESİNDE GİRFARD KÖYÜ OLARAK GEÇMEKTE

Yine bu bilgilere dayanarak, bazı vakfiyelerde çeşitli yazılış biçimleriyle köyün adı geçmekte. Örneğin: Karatay vakfiyesinde Girfard köyü olarak geçmekte. … “Bu köy Alaaddin Keykubat’ın kayınpederi Girvard’ın adını taşımaktadır. Bu bazen Girvad şeklinde de yazılırdı. Kanuni devrinde 59 mükellef erkek nüfusu vardı. Şimdi Girvat şeklinde söylenir…” Bir başka vakıf örneği daha vermek istiyorum: “Yavuz Sultan Selim Dutlu suyunu Konya’da akıttığı zaman o günkü idari teşkilatta Konya Hatunsaray nahiyesine bağlı olan ve Sultan I. Alaaddin Keykubat’ın kayınpederi Kirvat’ın adını hafif bir tasarruf yaşatan Girvat köyünü su yollarını tamir ettirmek için vakfetmişti.”               

KİRVAT GÜVENLİ BİR SIĞINAK ARAYIŞI İÇİNDEYDİ

Akşehir’de yaşamaya başlayan Kirvat, 2.Gıyasettin Keyhüsrev dönemindeki  karışıklıklar yüzünden Sille’ye, Tepekent’e (Tepeköy- Kirli giyret) buralardan da Hatunsaray yakınıdaki bugünki ismiyle Kayadibi olan Girvat’a taşındı. Kivrat’ın göç ettiği bu yerlerde İsevi çoğunluk olmasına karşın Müslümanlar da yaşamaktaydı. Bu göçlerden anlaşılan; Kirvat güvenli bir sığınak arayışı içindeydi ve onun için en güvenli yer olan Hatunsaray yakınındaki Girvat köyüne yerleşti. Eski vakfiyelerde adına sıkça rastlanan Kirvat’ın aynı zamanda üç yerleşim yerine adını vermiştir. Ancak bur üç yerde de yaşayıp yaşamadığı hakkında kesin bir bilgi yok. Kirvat belki bu göçleri güvenlik açısından yaptı, belki de kendi adıyla bilinen yerler kendisine ait olduğu için bir yerden bir yere göçmedi ve yalnızca bir yerde yaşadı. Bilebildiğimiz kadarıyla bu konu tam net ve kesinlik kazanmış değil.

Kirvat ismini taşıyan yerlerden biri; Hatunsaray içinden batıya dönen yolla ulaşımı olan Kayadibi köyüdür. Halk arasında Girvat- Givrat, Gifrat olarak bilinmektedir. Bu köyün bulunduğu yer; dağlık, tepelik, yeşilliği bol, havası güzeldir ve sığınmaya elverişli olup güvenlidir. Bütün bunlar bir yana antik yollar üzerinde olup ve daha eski dönemlere ait kalıntılar vardır. Daha öncesini pek bilmiyoruz, ama Türk yerleşiminden önce bu topraklarda eski Roma ve Bizans halkları yaşamaktaydı. Bu çevrede kayaya oyulmuş kilise ve küçük tapınaklar çoktur, doğal kaleler vardır ve o dönemlerde güvenli bir bölgedir. Bu köyün adı Osmanlı vakfiyelerinde çokça geçmektedir.

KİRVAT’IN ADINI TAŞIYAN İKİNCİ YERLEŞİM YERİ

Kirvat’ın adını taşıyan ikinci yerleşim yeri Giryat (Kirli Giryat- Giyret- Kirli İğret) olarak bilinen ve önceki adı Tepeköy olup yeni adı Tepekent’tir.  Bu yerleşim yeri de antik yollar üzerinde olup bir zamanlar çoğunlukla İsevilerin yaşadıkları yerlerdendir. Burada da kilise kalıntılarının yanı sıra antik bina taşları vardır. Bu antik taşlardan bazıları, üstlerinde bulunan haçları bile kazınmadan cami duvarlarında kullanılmıştır. Büyük cami karşısındaki evlerin içinde aslan heykeli, resimli mezar taşları vardı, halen duruyorlar mı bilmiyorum.

KİRVAT’IN ADINI TAŞIYAN ÜÇÜNCÜ YERLEŞİM YERİ

Kirvat’ın adını taşıyan üçüncü yerleşim yeri; halkın Çamurlu Kirvat (Çamurlu Eğret, Çamurlu İğret, Çamurlu Giryat) olarak bildiği Sefaköy’dür. Burası da önemli antik yollar üzerinde olup bu yerleşim yeri hakkındaki bir söylentilere göre; İğret- Eğret’in, iğretiden yani geçici olma durumundan geldiği söyleniyor. Bu yerde yaşayanların ataları önce Loras dağı yakınlarına yerleşmişler. Loras’tan inen selin tehlikesinden dolayı halk, oradan taşınıp geçici olarak şimdiki SefaKöy’ün olduğu yere yerleşmiş. Ancak geçici olarak gelinen bu yer kalıcı olmuş. bu yerleşim yerinin adının bu söylenceden geldiği sanılıyor.  Ancak, kesin bir bilgi vermek gerekirse bu yerleşim yeri de Kirvat’ın mülkü ya da ona verilmiş hediyedir. Yani bu kasabanın ilk ismi Kirvat’la yakından ilgili olduğunu sanıyorum..