Anadolu’da Bugün gazetesinin çok yakında özel bir sayfası olacak ve umarım ki pazartesi günlerini iple çekeceksiniz. Hazırlıklarının bitmekte olduğu bu özel sayfanın adı: KIRKAMBAR.
Eskilerin çoğu, yenilerin hemen hepsi kırkambar nedir bilmezler. Ya da büyük ölçüde uygulanmadığından dolayı unutulmuştur. Kırkambar; toplanıp bir araya getirilen ve sonra da paylaşılan her şeydir. Bunlar emek olabilir, imece olabilir, yiyecekler olabilir…
Kırkambar yüzyıllardan bu yana, halkın kendiliğinden oluşturduğu emek, toplama, biriktirme ve paylaşma ilkelerine dayalı bir gelenek olduğu için bu deyime yüklenen anlamlar birden fazladır. Belki benim bilmediğim anlamları da vardır. Ancak, kırkambar ismi için bana ilk esini veren; Ahmet Mitahat Efendi’nin çıkarmış olduğu iki dergidir. Halkın aydınlanmasında, halk kültürünün devamının sağlamasında, hakla ilgili her şeyin yazılara geçirilip belgendirilmesinde çok büyük etken olmuş olan bu iki derginin adı Kırkambar ve Dağarcık’tır.
Eskiden eli kalem tutan ve meraklı olanlar çevrelerinde olup bitenleri , beğendikleri şirleri, masalları, söylenceleri, önemli olayları kocakarı ilaçlarının reçetelerini hatta dua ve muska örneklerini falan küçük defterlere yazarlardı. Tamamen halk kültüründen beslenen, yalnızca meraklıları tarafından yazılıp- okunan bu defterler; normal defter olabileceği gibi uzunlamısına açılan ince uzun ya da genişliği fazla olan özel defterlerdir ve bu defterlere kırkambar, cönk, sığırdili, dağarcık denilirdi.
Abdal dediğimiz gezici dervişler, dere tepe dolaşırak hem halka öğütler verir hem da halktan topladıklarıyla günübirlik geçinir giderlerdi. Gezici dervişlerin topladıkları yiyecekler karışık olarak dağarcık denilen deri bir torbaya konulur, acıktıkları zaman karışık yiyecekleri ortaya koyup paylaşarak hep birlikte yerlerdi. İşte önce toplanıp sonra paylaşılan bu yiyeceklere kırkambar nimeti ya da kırkambar aşı ve birlikte oturup yemeye de kırkambar sofrası denilirdi.
Kırkambarın bir başka uygulaması da köyler ya da komşular arasında yoksullara dağıtılmak için toplanıp biriktilen her türlü yardımlardır. Bu yardımlaşmaya da kırkambar cemi denilirdi.
Unutulmaya yüz tutmuşsa da kırkambar geleneğinin Anadolu topraklarında çok yaygın olduğu kuşku götürmez. Bazı alanlarda bugün bile uygulanan bu geleneğin Anadolu topraklarında unutulmayacağına inanıyorum.
Buğdayın öğütülüp un yapılması için uygulanan bir geleneğin içinde yine kırkambarı görmekteyiz. Bu ezelden beri uygulanan bu gelenektir. Değirmene buğday öğüttürmeye gidenler, öğüttürecekleri ürünün belli bir kesimini değirmenciye emek hakkı olarak verirler. Değirmenci emek karşılığında aldığı ürünlerin karışık unlarını ayrı bir yerde birirktirir ve yüksek ederlerle satar. Değirmenci hakkı olarak alınıp birbirine karışmış bu unlara da kırkambar unu denilir. Bu un tüketiciler için çok değerlidir. Ayrı cinsten olan ürün unlarının karışması ekmeğe ve hamur işlerine ayrı bir lezzet verir. Bu gelenek su değirmenlerinde olsun, modern değirmenlerde olsun yurdun her yerinde halen sürüp gitmektedir.
Bilebildiğimiz yönleriyle kırkambar konusu böylesine çok açılımlıdır. Bu yüzden bu özel Kırkambar sayfaları hazırlanırken bütün bu gelenekleri ön plana çıkaracağız. Kırkambar sayfası dünden bu güne köprü, bu günden yarına kalıcı belge olmak için hazırlanacaktır. Böylece Geçmişten günümüze kadar daha önceden kayıtlara geçmiş ya da geçmemiş halkla ilgili ne varsa eski kuşaklara anımsatılmış, yeni kuşağı bilgilendirmiş ve yarın için belgeler bırakılmış olunacak.
Kırkambar sayfalarının konularına gelince; kültür- sanat- edebiyat- halk bilimi- tarih- Türk dili, tarihsel yapılar, eski belgeler… gibi konular olacaktır. Edebiyat alanında en ünlülerle en yenileri biraraya getirmeye çalışacağız. Sayfanın belli bir kadrosu olacaktır ama eli kalem tutan herkesin yayımlanmaya değer yazı ve şiir gibi çalışmalarına da yer verebileceğiz. Sözün özü şu; halkla ilgili her şeyi hep birlikte toplayacağız, hep birlikte paylaşacağız!
Haydi hayırlısı; emek bizden, beğeni ve eleştiri sizlerden olsun.