Karacadağ eteklerinden kaynayan bol sular Karapınar’ın yaşam kökleridir. Bu yüzden Karapınar yer altı ve yer üstü suları bakımından zengin bir bölge. Meke Gölü, Acı Göl, Sultaniye Bataklığı ve Çıralı Göl… Karapınar sınırları içinde bulunmaktadır. Tarihi çok eskilere dayanan Karapınar ve Karacadağ çevresi; hem doğa harikaları, hem de tarih bakımından çok önemlidir.
Karapınar ilçe merkezinin batısında geniş alanlı bir çöküntü vardır. Çevresi 90 derece dik kayalarla tamamen çevrili olup, derinliği en az iki minare boyundadır. Bu çöküntünün ortası göldür, içinde balıklar vardır. Gölün çevresini tebeşirli kayalıklar sarar. Bu kayalıkların içinde ikişer üçer katlı mağaralar ve çok uzun tüneller bulunmaktadır. Bu mağaralarda tilkiler yaşamaktadır.
Bu bölgenin zemini kireç taşlarından oluştuğu için, taban suları zaman içerisinde bu kireç taşlarını eriterek çöküntü oluşturmuş. Karapınar çevresinde kendiliğinden oluşan çöküntü yerleri, obruklar, bu özelliklerinden dolayı insan eliyle yapılmış yer altı şehirleri çoktur.
Bu kayalıklar biraz doğa yardımıyla, biraz insan eliyle oyularak barınaklar, mağaralar, tüneller oluşturulmuş. Bu mağaralarda ince işçilik, süsleme, dinsel motifler yoktur. Mağara içlerinde kaçak define kazıları yapılmışsa da tarih belirleyecek bir bulgu çıkmamış olduğu anlaşılmaktadır. Çünkü kırık dökük bile olsa bu kaçak kazılardan iz bırakmış bir bulgu yoktur.
Çıralı Göl’ün suyu tertemiz ve içilebilecek niteliktedir. Gölün içinde yüzen balıklar rahatlıkla görülebilir. Burada manzara hem ürkütücü, hem harikadır. Burada en çok su kuşları ve su yılanları yaşarlar. Gökyüzünün mavisi gölün üzerine düştüğünden yere bakılsa da mavi görülür göğe bakılsa da.
Çıralı Göl’e iniş çok uçurumlu ve fazla eğimli bir rampadan yapılır. Bu girişin hemen yanında küçük bir tümülüs tepeciği vardır. Tümülüs: üstü toprakla yığılmış mezar odalarıdır. Define avcılarının kazı sırasında buldukları kırılmış çanak çömlek parçaları ilgimi çektiğinden bir inceleme yaptım. Tümülüs üzerindeki çanak çömlek parçalarından bu tepecik altına Ön Hititlerin ölülerinin gömülmüş olduğunu belirledim. Bulduğum parçaları akademisyenlere gösterdiğimde, önce şaşırdılar sonra da benim tarihleme tahminimin doğru olduğunu söylediler. Ancak, Çıralı Göl’ün çevresindeki mağara ve tünellerde yaşayan insanların çok daha eski tarihlerde yaşadıkları da bilinmelidir.
Tümülüsün oylumuna ve mağaraların durumlarına bakılırsa çok kalabalık olmayan, belki birkaç köy nüfusu kadar insanın burada yaşamış olabileceğini düşünüyorum.
Çıralı Göl, her mevsimde gezilebilir ve kamp yapılabilir. Burayı hem Türkiye’ye, hem de dünyaya tanıtmak turizm ve tarih açısından çok yarar sağlayacaktır.