İSTİKLAL MARŞINI VE MEHMET AKİF’İ ANLAYABİLMEK

Mehmet Gündoğdu

İstiklal Marşı 12 Mart 1921 günü, ilk Büyük Millet Meclisi’nde alkışlarla ulusal marşımız olarak kabul edilmiştir. 96 yıldır gururla yaşattığımız ulusal marşımızı; geçmişi unutmamak ve geleceğimize yön vermek için iyi anlayıp ona göre davranmak çok gereklidir. İstiklal Marşı ve şairi Mehmet Akif Ersoy’u iyi anlamak, anlatmak eli kalem tutan herkesin boyun borcudur.

27 Aralık 1936 günü aramızdan ayrılan İstiklal Marşı Şairi Mehmet Akif Ersoy’u saygı ile anıyorum. Büyük dava adamı, hak bildiği yolda yalnız gitmeyi bilen Mehmet Akif Ersoy’a Allah’tan rahmetler dilerim. Ebedi mekânı cennet olsun.

Bu yazıyı yazmadan önce Mehmet Akif Ersoy hakkında neler yazıldığını merak edip bilgi sunar sitelerini biraz karıştırınca düş kırıklığına uğradım. Ulusal şairimiz hakkında aşırı övücü yazılarla karşılaşacağımı umuyordum, tam tersi yergi ve haksız eleştirilerle karşılaştım.

Mehmet Akif hakkında Yıllardan beri pek çok şey yazıldı. Ulusal şaire değişik pek çok etiketler yapıştırıldı. Oysa şaire yapıştırılacak tek etiket; yurtsever, her konuda reformcu, büyük dava adamı şair Mehmet Akif etiketidir.

Şimdiye kadar herkes kendi kafasına göre bir Mehmet Akif ortaya çıkarıp kimileri aşırı övdü, kimileri aşırı eleştirdi. Mehmet Akif’i sakız gibi sündürüp oraya buraya yapıştırılırken bazı gerçekler ya saptırıldı ya da unutturuldu.

Padişah 2. Abdülhamit’in tahtan indirilmesiyle sonuçlanan 31 Mart olayı üzerinden Mehmet Akif’i suçlayanlar var. Abdülhamit’in baskıcı yönetimine karşı şiirler yazdığı için eleştirip, Akif’in sonradan pişman olduğunu yazanlar var. Akif’in şapka giymemek ve devrimleri benimsememek için Mısır’a kaçtığını söyleyenler ezelden beri vardı.

Akif, Atatürk’ün talimatıyla Kuran’ı şiirsel bir dille ilk Türkçeleştiren kişidir. Bu konu üzerinde halen birçok tartışmalar yapılıyor. Kimileri bu çevirinin yakıldığını iddia ederlerken kimileri de bu çevirinin yayımlanıp kitaplaştırıldığını ve halen piyasada olduğunu öne sürüyorlar. Her kafadan ayrı bir ses çıkıyor, ama gerçek Mehmet Akif’i yeterince anlayabilen çok az.

Oysa hiç kimse o dönem gelişen olayların akış yönüne bakmıyor. Çoğu aydınlar Mehmet Akif’in sağlam kişiliğine bakmaya üşeniyorlar. Her ne nedenle olursa olsun Mısır’a gidip Türkiye’ye döner dönmez vatan toprağını öperek “İslamlık da burada, insanlık da…” diyebilen Akif’i eleştirme hakkına sahip değiliz. Herkes bunu böylece bilip iyice düşünsün.

Her kim olursa olsun Mehmet Akif’i günlük politikaya alet edenler yanılıyorlar ve tarihe ihanet ediyorlar. Akif İslamcıdır, şeraitçidir, doğru; ama o Kuran İslamcısı’dır, hurafe dine değil Kuran dinine inanır. Kuran’ın ölüye diriye okunarak hurafelere alet edilmesinden yana değil; Kuran’ın amacına uygun, yol göstermesini anlayarak okunmasından ve ona göre yaşanmasından yanadır.  Akif dergâhtan çıkmıştır ama vakıflardan, derneklerden, halkın alın terinden çöplenmemiştir. Akif ulusalcıdır ama ırkçı değildir. Akif ne dönektir, ne yaptıklarından ne yazdıklarından dolayı pişmanlık duyar ne de günlük siyasete yamanır. Akif dosdoğru bir adamdır ve günlük politikalara alet edilmesi son derece yanlıştır. Bu gerçeklerin bilinmesinde, halka doğru olarak anlatılmasında sayısız yarar var. Aksi halde Akif’i sağa sola sündürüp dururlar. Gerçek Akif de unutulur gider.