HARF DEVRİMİ

Mehmet Gündoğdu

600 yıl Arap harfleriyle yazı yazan Osmanlı Türkleri, 1 Kasım 1928 günü yeni bir harf sisteminin kabul edilmesiyle Latin harf sistemine geçti. Resmi görevliler düzenlenen kurslarla yaklaşık bir ay içinde yeni harf sistemini okuyup yazabilecek duruma getirildiler. Bunun arkasından üç ay içinde millet okulları açılıp okuma yazma bilen ve bilmeyen vatandaşlara yeni yazı sistemiyle okuma yazma öğretilmeye başlandı. Gazete ve dergiler de aşamalar halinde yeni harflere geçtiler.

Halen birçoklarının yazıp söyledikleri gibi harf devrimi bir gecede yapılıvermiş değildir. Arap harfleri Türkçeye uyum sağlamadığından bazı değişiklikler yapılmışsa da bu uyum sağlanamadı. Ta 1860'larda Arap harflerinin Türkçeye uydurulması ya da Latin harflerine geçme düşünceleri ortaya çıkmıştı. Hatta Türkçeye uygun bir Latin harf sistemi de hazırlandı. Ancak Arap harflerinin dini yazı olduğu, Müslümanlıktan uzaklaşılacağı korku ve düşüncesiyle herhangi bir uygulama olmadı. Ancak 1928'de yeni harf sistemi gerçekleştirildi.

Dinsel kaygılarını bahane eden bazı çevreler yeni harf sistemine karşı çıktılar.  Aynı düşüncelerde olanlar halen harf devrimini kıyasıya kötülemekteler. Harf devrimine karşı çıkanların ilk gerekçeleri dinsel Müslüman yazısından ayrılıp gâvur yazısına geçiş ile İslamiyet'in ve Müslümanların engellendiğidir. Oysa Arap harfleriyle yazılan Osmanlıca dediğimiz yazının İslamiyet'le falan bir ilgisi yoktur. Çünkü bu yazı sistemi İslamlığın gelişinden çok önceleri Arapların ataları olan Samiler tarafından kullanılmaktaydı. İkinci gerekçe; halkın bir gecede cahil yapıldığı ve tarihinden, geçmişinden koparıldığı iddiasıdır. Sanki Osmanlı halkı çok okuyup, çok yazan, bir bilgeler ülkesiydi. Sanki Osmanlı halkı tarihine, atasına falan çok meraklıydı. Şimdi deniliyor ki; "Atalarımızın mezar taşlarını okuyamıyoruz." Eskiden gariban halkın yazılı bir mezar taşı bile yokken neden sızlanılmıyor da şimdi harf devrimi bu yolla kötüleniyor? Okuyan okuyor, merak eden bir şekilde öğrenip okuyor. Niyet yalnızca mezar taşı okumak mıdır yoksa cumhuriyetin getirdiği devrimleri kötülemek midir? Günümüzde her şey dijital ortamda, isteyen internetten bile Osmanlıca okuyup yazmayı öğrenebilir. Eski harflerle yazılmış kitapların pek çoğu sadeleştirilmiş ve yeni yazıya uyarlanmış olarak her yerde var. Sanki bir yasak mı var? Meraklı olan herkes alır okur. "Arşivlere inemiyoruz" diyenler sıradan vatandaşlarsa arşivlerde ne işleri var? Akademisyen ya da arşivle ilgililerse Osmanlıcayı zaten biliyorlar, en iyi şekilde okuyabiliyorlar.

Şimdi çok kısa birkaç örnekle Arap harflerinin Türkçeye uymadığını göstermek istiyorum. Arap harflerinde ı- i- u- ü- o- ö- p- ç- j harfleri yoktur. Bu harfleri kendi başına yazamazsınız. Arap yazısındaki standart harflerde bazı değişiklikler yapılıp ya da ekleme harfler konularak bu harfler yazılmış olur.  Ayrıca P ve Ç harfleri değiştirilmiş tek bir harf olan  چ harfi ile karşılanır. Yani bu چ sözcüğe göre P de okunabilir Ç de okunabilir U- Ü- O- Ö harfleri de  او  harfleriyle karşılanırsa da bu iki harf ev olarak da okunabilir. J harfi yerine uydurma bir harf olan  ژ  harfi kullanılır. Osmanlıcada daha pek çok değişik uygulama vardır. Örneğin; köz yazılır göz okunur, kül yazılır gül okunur, küneş yazılır güneş okunur. Osmanlıca yazıda çoğu harfler sözcüğün gelişine göre anlam kazanır ve değerlenir. El yazılarının okunması ise epeyce bir hüner ister.

Bu yazıda yalnızca basit örnekler vererek Arap harfleriyle Türkçenin uyum sağlamadığını, sağlayamayacağını kısaca örnekledim. Halen eski yazı, Arap harfleriyle yazılan Osmanlıca diye diretenler bilimsel bir iddia ortaya koysunlar ki biz de bu iddiaları onaylayalım. Şimdiye kadar yazılanlar, konuşulanlar aslı astarı olmadan, bilimselliğe dayanmayan iddialardan ve kötülemelerden başka bir şey değildir. Kim ne derse desin yeni yazı Türkiye'nin apak ufuklarını açmıştır.

mehmet.k.gundogdu@outlook.com