Haritalarda Erenler Dağı olarak geçen ve Elenkirt, Elengirit, Melengürit, Erenkilit gibi isimleriyle de bilinen 2334 metre yüksekliğinde efsanelere konu olmuş, ilgi çekici dağlardan biridir bu dağ.
Dağ geniş bir bölgeye yayıldığı için; Yatağan köyü, Hasan Işık (Hasan Şeyh) köyü ve Doğanbey kasabası arasındadır. Dolayısıyla bu dağa, bu üç yerden de çıkılabilir. Yatağan köyüne 13 km. uzaklıkta olup, Konya merkezine 73 km. uzaklıktadır. Hasan Işık köyü tarafından da şehir merkezine aşağı yukarı aynı uzaklıktadır.
Elenkirt Dağı çok görkemli, çıplak, kayalık ve volkaniktir. Yatağan köyünden yanının taşlarının en büyük özelliği; yaprak- yaprak olup, yüzlerinin dümdüz olmasıdır. Konya’da bu tür taşlara say taş deniliyor. Dikkat çekici görüntüleri hayret verir. Zirveye yakın yerlerde üst üste yığılmış taşlar adeta bir kale örenini anımsatır. Zirvenin 200 metre kadar altında bu yassı taşlardan bir merdiven oluşturulmuş. Bu merdiven zirveye, zirvedeki tarihi kalıntılara kadar çıkar. İlk bakışta kale duvarları görünümünde olan taş yığınları, zirvede yerini taştan küçük odacıklara bırakır. Bu odacıkların gizemi şimdiye dek tam olarak çözülememiştir.
Çevre halkına göre: Bu dağın adı Erenkilit olarak tanımlanmakta. Bu isim erenlerin kilitlendiği, toplandığı yer anlamına geliyor. Dolayısıyla bu odacıkların münzevi olarak yaşamış erenlerin odaları olarak kabul ediliyor. Odacıklar büyük yassı taşların dikine konularak duvar haline getirilmesi ve üstüne de tek bir parça taş konulmasından oluşturulmuşlardır. Görünüm olarak balbal tipi mezarları andırmaktadırlar. Erenkirt Dağı ve çevresinde pek çok maden bulunuyor, özellikle demir cürufları çokçadır.
Yatağan (Ahmet) Mürsel; Ahmet Yesevi müritlerinden olup Anadolu’ya İslamiyet’i yaymak için gönderilen ululardandır. Karamanoğlu dönemi vakıf kayıtlarında Türkistan’dan çıkarak Anadolu’ya gelişleri anlatılmaktadır. Yatağan’lı olan sayın Mehmet Bildirici bu vakıf kayıtlarına ve Dediği Sultan Menakıpnamesi’ne dayanarak özet olarak bu bilgileri vermektedir. Eski bir nüshası merhum A. Sefa Odabaşı’nın özel arşivinde bulunan bu menakıpnamede Yatağan Ahmet Mürsel’in ismi de geçmektedir. “Yatağan Ahmet dirler bir er var idi- Sultan Dediği’ye yar-ı gar idi-Melengüz Dağı’nda ânı kodu- Bu aralığı sen bekle dedi” Yatağan Mürsel, Seydi Harun Veli, Dediği Sultan, Seyyid Mahmut Hayrani, Hacı Bektaş Veli Turgutoğulları ile birlikte yola çıkarlar. Hacı Bektaş Veli Kırşehir’e yerleşir. Diğerleri bir süre Elenkirt Dağı’nda kaldıktan sonra Seydi Harun Veli Küpe Dağı’na çekilir, bir süre sonra Seydişehir’in kurulmasını sağlar. Dediği Sultan Ilgın’ın Mahmut Hisar köyünü (Beykonak) kurar. Seyyid Mahmut Hayrani Akşehir’e yerleşir. Yatağan Ahmet Mürsel ise Yatağan köyünü kurar. Yatağanlılar O’nun soyundan gelmedir.
Birçok kerametler gösterdiği dilden dile dolaşan Yatağan Ahmet Mürsel, aynı zamanda usta bir dokumacıymış. Önceki adı Söbüçimen olarak bilinen Yatağan köyünde yaşamış ve burada ölmüştür. Basit bir tarzda yapılmış olan türbesi Yatağan köyündedir.
Yatağan Ahmet Mürsel’in türbesi; Yatağan köyü içinde eski mezarlığın ve caminin yanındadır. Türbe adi taşlardan toprak damlı olarak yapılmıştır. Hiçbir mimari özelliği yoktur. İçerisi karanlıktır. Yatağan Ahmet Mürsel’in mezarının üstü taşlardan yapılmış ve yükseltilerek bir sanduka haline getirilmiştir. Baş ve ayakuçlarında işlemeli taşlar, yan tarafında Arap harfleriyle yazılmış bir kitabe vardır. Yanında; görenlerin mızrak sandıkları bir teber (şeyh âlemi), demir aletler, oymalı ağaç asa (baston), hallaç tokmağı bulunmaktadır. Bunlardan başka taş ve mermerden oyulmuş, tarih öncesi döneme ait olduklarını sandığım heykelcikler vardır. Türbenin içinde bir dizi mezar daha var, bu mezarlar Yatağan Ahmet Mürsel’in yakınlarına ve müridlerine aitmiş. Ancak bu mezarlardakilerin kimlikleri hakkında bir bilgi bilinmiyor. Bu mezarların baş ve ayak yönlerinde yazısız kaba taşlar bulunuyor.