Ekicilerin ürünleri bu yıl da para etmedi. Mazot, elektrik gibi giderlere sıkça yapılan zamlarla zaten zor durumda kalan ekiciler yine umduklarını bulamadılar. Konya’da son yıllarda en çok ekilen ayçiçeği para etmedi. Buğday, arpa, mısır, saman para etmiyor. Zeytin üreticileri de dertliler. Yağlık zeytin üreticileri; “Yeryüzünde en düşük piyasayla zeytin alımı Türkiye’de yapılıyor, buna karşın en pahalı zeytinyağını Türkiye halkı yiyor.” Demeye başladılar. TMO, ekicileri desteklemek için yeterli ürün almadığından ekiciler tüccar elinde oyuncak oldu. Şeker pancarı ve pamuk gibi ekonomik önemi olan ürünlere konulan kotalar halen uygulanmaktadır.
Konulan bu kotalara karşın dışarıdan şeker, buğday, mısır alımı sürüyor. Böylece hem konulan kotalarla hem TMO yeterli ürün almadığından hem de dış alımlarla ekicilerin belini kıran yanlış işler Türkiye ekonomisine darbe üstüne darbe vuruyor.
Dışarıya pamuk ürünlerinden kot, giyecek metası, deri ve tekstil ürünleri satılırken komşu devletlerle yaşanan sorunlar nedeniyle bu gelirler de kesintiye uğradı.
Son yıllarda dış alıma yüklenildiğinden dış satım çok aşağılarda bulunuyor. Böylece Türkiye’nin cari açığı büyüdükçe büyüdü.
Hayvancılık da çok iyi bir durumda değil. Etlik hayvan yetiştirilen ekonomisini tarım ve hayvancılık üzerine kuran Türkiye’de halk en pahalı eti yiyor. Resmi verilere göre Türkiye’de etlik hayvan sayısında önemli düşüşler gözlenmekte.
Sanayi ürünlerini dış pazarlarda satabilmenin ekonomiye çok büyük katkılar sağladığı bilinmekteyken şu andaki durum çok aşağılarda. Ancak 2012 den önce bir dönem alevlenip 2012 sonrasında birden bire sönen dış satım yaşanmıştır. İç piyasanın ihtiyacını karşılayabilse bile dış piyasaya yeterli sanayi ürünü satamıyoruz. İşçiliğin ucuz hammaddenin pahalı olduğu ve kazanç oranının yüksek olduğu Türkiye henüz sanayinin sorunlarıyla boğuşmaktadır.
Sonuç olarak; bu günlerin Türkiye’si ekonomide gitgide kötüye gidiyor. AKP önümüzdeki seçimlerde de yüksek oy alırsa “bu işin içinde bir iş var” demek gerekir.