DÜN BUGÜN YARIN --- PERDELER, MASKELER, KUKLALAR VE UMUTLAR

Mehmet Gündoğdu

Perdeler, maskeler, kuklalar hep bir şeyleri gizlemek için kullanırlar. Üçü de cansız olan bu nesnelerin altından hep acı geçekler çıkar. Bu yüzden perdeleri de, maskeleri de, kuklaları da hiç sevmedim ve hiç sevmiyorum. Bunlar cansız nesnelerdir, umutlar nesne değildirler ama hep canlıdırlar. Umutlar canlı tutulmazlarsa umut olmaktan çıkarlar. Hepimizin bu konuyu önemsememizde yarar var.

   İlk perde ne zaman kullanıldı bilmiyorum. Ama maskeler insanlığın toplumsallaşmasından bu yana hep var. Antik çağlarda tiyatro oyuncuları rollerinin inandırıcı olması için maske kullanırlardı. İlkel toplumların büyücüleri de maske kullanırlardı. Başta siyasilerimiz olmak üzere çoğunluk yüzlerine taktıkları görünmez maskelerle aramızda dolaşıyorlar. Maskeleri yüzlerinden indiğinde ise saklamak istedikleri gerçekler ortaya çıkıyor. Kiminin sakladığı çirkin yüzü, kiminin sakladığı çirkin düşünceler, kiminin sakladığı hedefe ulaşmak için her yolun mubah olduğu kabul edilen dolambaçlı yollar ortaya çıkıyor. Bütün bunları görebilmemiz için de maskelerin ille de düşürülmeleri gerek. Maskeler asla özleri yansıtmadığından yapay birer meta olmaktan öte gidemezler.

   Kuklalar da öz değillerdir. Kuklalar da yapay. Kuklalara hareket verenler de öz değil, yapay. Çünkü kuklacılar kendi kimliklerini değil oynattıkları kuklaların kimliklerini ortaya koyarlar. Kendi kimliğini ortaya koyamayan kuklacıların yüzleri de her zaman maskelidir.

   Çoğunluğun yaşantısı böyle perdelerle, maskelerle, kuklalarla, kuklacılıkla geçip gidiyor. Ah herkes maskesini çıkarıp maskesiz dolaşanların aralarına katılabilseler ne güzel olurdu. Herkes herkesi bir güzel tanırdı.

   İşte siyasilerimiz: Yüzlerindeki maskeler hafifçe yana kaydığında bile gerçek yüzleri meydana çıkıyor ve büsbütün çekilmez oluyorlar.

   İşte bürokratlarımız, işte mevki ve makam sevdalılarımız, işte vatandaşlarımız… Ve işte maskesiz dolaşan ve de hiç önemsenmeyen bizler…

   Umutlara gelince; asla umutlarınızı öldürmeyiniz. Unutmayın ki umutlarınız canlı kaldıkları sürece vardırlar. Umutlarından vazgeçmeyen insanların, gelecek kuşakların umutlarına da öncülük etmiş olacaklarını hiç unutmayınız.

    1981 yılında bu konuya takılmış olacağım ki; bir şiir yazmışım. Eski defterleri karıştırırken elime geçen bu şiiri sizlerle paylaşmak istedim. Umarım beğenirsiniz.

    MASKELER, PERDELER VE UMUTLARA AİT

    Bin bir yüzde bin bir maske

    Bin bir gönülde bin bir dert

    Bin bir camda bin bir tül var.

    Hâşim şiir yazarmış tüllerin ardından

    Tüllerin ardından şiir yazanlar

    Bir Paris modasına katılıp

    Yüreklerine zincir vurdular.

   

    Her kaldırdığım tülde sırıtır bir gerçek

    Yırtıp atmalı diyorum tüm perdeleri

    Alçaklıkların en boynuzlusu durur karşımda

    Her düşürdüğüm maskenin ardından

    Yüz bin kez kudurmuş yüzler çıkar

    İndirmeli diyorum tüm perdeleri

    Nasıl gün doğarsa gecenin bittiği yerden

    Umutlarımız öyle yeşerecek görmelisin.

    Bahçıvanlar biçmemeli umutlarımızı

   Bunu böyle bilmelisin.