Bir kez daha Mevlana’yı anma haftasını geride bıraktık. Konya’daki anma törenleri sönük geçti. Başta İstanbul olmak üzere Türkiye’nin pek çok yerinde yapılan anma törenleri de tamamen sulandırılıp siyaset ve ticaret aracına dönüştürüldü. Mevlana anma törenleri, önce siyasetçilerin sonra da bu işlerden para kazananların kazanç kapısı oldu. Mevlana anma törenleri tamamen sulandırılıp cıvıtılarak korkunç derecede asıl amacından saptırıldı.
1987 yılına kadar Konya Turizm Derneği ve Feyzi Halıcı tarafından bu işler hakkıyla organize ediliyordu. Mevlana ve Mevlevilik amacına ve aslına uygun olarak bütün dünyaya duyurulup tanıtıldı. Konya Turizm Derneği ve Feyzi Halıcı; kitaplarıyla, yayınlarıyla, aslına uygun ve sulandırılmadan yapılan şebi Arus törenleriyle her yıl yerli yabancı binlerce kişinin Konya’ya akın etmelerini sağladılar. 1987 yılında iki satırlık bir yazı ile bu görev Kültür Müdürlüğü, Konya Büyükşehir Belediyesi, Selçuk Üniversitesi ve Konya Valiliği’ne devredildi. 1987’den bu yana gelinen noktada Mevlana anma törenlerinin tamamen cılkı çıkarıldı. Yaklaşık on yıldır anma törenlerinde Konya Büyükşehir Belediyesi, işin öncülüğünü ve organizesini yapıyor gibi bir reklam algısı yaratılıyor. Bu algı aslında doğrudur ve öteki üç kurumun Mevlana’yı anma törenlerinde hiçbir katkısı bulunmamaktadır.
Konya’yı ve Mevlana’yı amaç dışı kullanıp sulandırdıkları için son iki yıl öncesine kadar Konya’da yapılan Şebi Arus törenlerini başka şehirlere kaptırdılar. Başka şehirlerde yapılan anma törenlerindeki siyasi çıkar sulandırmaları Konya’dakileri de geçti.
Ancak işin görünmeyen bir yüzü daha vardır ki bu da Mevlana anma törenlerinin siyaset çamuruyla sıvanmış olmasıdır.
Konya’nın yaşayan çelebileri bu işlere son derecede kızıyorlar. Ayrıca Esin Bayru Çelebi hanımın postnişin ilan edilmesine son derecede tepki göstermekteler. Madem Esin Çelebi hanıma böyle bir resmi unvan ve makam verildi; bu imtiyaz diğer tarikatların şeyhlerine, dedelerine falan da verilsin! Bir kere laik hukuk devletinde cumhuriyetle birlikte bu unvan ve makamlar kaldırılmıştır. Yok, laik hukuk devleti tanınmak istenmiyorsa diğer tarikatlara da bu unvan ve makamlar verilsin! Ne günlere kaldık? Esin hanıma bu unvan ve makamın verilmesi başta anayasa olmak üzere tekke, türbe zaviyelerin kapatılması ve unvanlarla tarikat makamlarının kaldırılması hakkındaki yasalara aykırı görülmüyor mu?
Başta siyasetçiler olmak üzere her önüne gelen Mevlana’yı kullanıyor. Magazin gazetelerinde yarı çıplak gençlerin dans yaparak sema ile modern dansın birleştirildiği haberleri okuyoruz. Modacılar aşırı çıplak giysi modelleri üretip Mevlana’dan esinlendiklerini söyleyebiliyorlar.
Evet, Mevlana hoşgörülüdür, hümanisttir falan ama bu kadarına da dayanılmaz yani. Ciddi konuları sulandırdıkça işin cidden cılkı çıkıyor.