CENAZE TÖRENLERİNDE GÖRDÜKLERİMİZ

Mehmet Gündoğdu

Cenaze namazlarının çokça kılındığı büyük camilerimizde cemaat için yer sorunu olduğu ortada. Hacı Veyis Cami, Parsana Cami, Musalla Cami bunlardan birkaçıdır. Genellikle aynı zamanda iki- üç cenaze namazı kılınan bu camilerimizde, cenaze için gelenlerin vakit namazı da kıldıkları bu camiler cemaate dar geliyor. Bu darlığı hem cami cemaati için hem de cenazeye gelenler için görmekteyiz. Yaz aylarında pek sorun olmasa da yağışlı ve soğuk kış aylarında cemaatin yarısına yakını dışarıda namaz kılmak zorunda kalınıyor. Özellikle Cuma namazı sırasında bazı sanayi camilerinde de bu sorun yaşanmaktadır. Bu türden sorunlar nasıl çözülebilir ben de bilmiyorum ama mutlaka çözülmeli.
***
Cenaze namazları ve defin sırasında çoğu hocaların gereksiz yere dini töreni uzatarak cemaati oyaladıkları da gözlerden kaçmıyor. Bu da ayrı bir sorun. Cenaze haberini alan hocalar ya da hoca bildiğimiz kişiler yanlarına birkaç tane Kuran kursu talebesini getirip onlara fazladan Kuran okutturuyorlar. Ya da tarikat- cemaat ikilisinin hocaları cenaze törenine katılıp töreni uzattıkça uzatıyorlar. Cenaze yakınları Kurs talebelerini ya da cemaatleri kullanan bu hocamsıların ceplerine bir şeyler sıkıştırıveriyorlar. Oysa Kuran, ölülere okunmak için değil; dirilere doğru yolu- hak yolunu göstermek için gelmiştir. Ve İslam dünyasında en önemli bir gerçek göz ardı ediliyor. İnsan son nefesini verdiği anda yani ruh bedenden çıktığı anda ceset dünyadaki yaptığı işlerle baş başadır. Ve ölen kişi için ne yapılırsa yapılsın hiçbir yararı yoktur. Ölen kişi yaşarken ne sevap işlemişse, ne günah işlemişse Allah onun karşılığını verecektir. Kaldı ki eski, yeni din bilgelerinin genel kanısı; ölmek üzere olan birisinin pişmanlığı ve tövbesi bile geçerli değildir. Yani her şey yaşarken yapılacak. Defin sonrasında cenazeye yapılan telkin- talkın uygulaması da gelenekselleşmiş bir uygulama olmakla birlikte gerçek İslam dininin bir gereği değildir. Din kitaplarına bakıp ve zaman- zaman hocalara bu uygulamayı soruyorum. “Telkin- talkın uygulamasının cenazeye bir yararı olur mu?” Cevap ise “umulur” oluyor. Defin sonrası Kuran okumalar da böyledir. Mezar ziyaretlerinde okunan “Fatiha”lar da böyledir. Ama bu ve buna benzer uygulamalar toplumumuzda gelenekselleştirilmiştir. Kolaylıkla değiştirilemez, değiştirmek isteyenler tepki de görebilirler. Doğru ya da yanlış, yararlı ya da yararsız bu türden uygulamalar gelenekselleştirilmiş.
***
Geçenlerde bir cenaze defnedilirken hoca uzattıkça uzattı. Yanımda 50 yıl hocalık, 25 yıl imamlık yapmış emekli bir hoca kulağıma eğilip sordu: “Bu adam imam mı?” bilmediğimi söyledim. Kısa bir soruşturmadan sonra bu adamın bir cemaatin hocası olduğunu öğrendik. Emekli hoca bana şunları söyledi: “Adam yarım saattir okuyup duruyor. Oysa bu okuduklarının özeti; yarısı ayet yarısı dua olan Rabbena’nın içinde vardır. Yalnız Rabbena’yı okuyuverse ölüye, diriye her Müslüman’a dua etmiş olacak.” Evet, emekli hocanın dedikleri doğrudur ve bizler toplum olarak dini konuları bile abartıp, amacından saptırarak gelenekselleştirmişiz. Sanki hoca bir şeyleri uzatınca ölüye diriye fazla sevap yazılacak! Müslüman uyanık olur. Uyanık Müslüman, ölüye diriye Kur’an okunmayacağını elbette bilir. Ama işin içine böyle geleneksellikler girince de bunu Müslümanlığın vazgeçilmezi sanır. 

Sevgili hocalarımız, müftülerimiz, vaizlerimiz, uyanık dindar vatandaşlarımız bunun böyle olduğunu çok iyi bilirler. Bu yazı hakkındaki her türlü düşüncelerinizi, eleştirilerinizi yorumlarınızı iletirseniz herkes için yararlı olur.