Bozkır denildiğine bakmayın siz. Bu çevreler dağlık, taşlık, ormanlık, sulak ve yeşillikler içindedir. Akdeniz iklimine geçiş bölgesidir. Güneyden ulu Toros silsileleri buralardan başlayıp ta Silifke’ye kadar kol-kol uzanır gider. Bu ulu dağların zirvelerinde hemen her mevsim kar eksik olmaz. Bozkır ismi; bitki örtüsünden değil eski adı Sıristrat olan yerleşim yerini Bozkır Bey isimli birinin imar ve iskân etmesinden dolayıdır.
Bozkır çevresine bazen dağcı olarak, bazen araştırmacı olarak çok gittim. Yılda üç-beş kez olmak üzere Bozkır ve çevresine programlarımız olur.
Bozkır ilçe merkezinden batıya doğru giden yol izlenirse Çağlayan (Çad), Dere, Sorkun ve Karacahisar rotasıyla oldukça engebeli, kayalık ve yeşilliklerle dolu, eski bir köprünün yanına inilir. Köprünün önünden, geniş bir alana yayılarak akan suyu izleyerek; suyun çağlayarak çıktığı Aygır Ağzı, Aygır Şelalesi denilen kayalıkların önüne gelinir. Buradaki dik ve vahşi kayalıkların arasından su azgınca, delicesine çağlayarak akar. Çevre kayalık ve ağaçlıktır. Burayı bilenler, uzak-yakın demeden pikniğe gelirler. Bu su çeşitli kollarla Çarşamba Çayı’na karışır. Aygır Ağzı’ndan çıkan su yerin altına gizlenir ve kilometrelerce öteden yeniden çıkar. Suyun tabandan aktığı yerlerde sondaj kuyuları açmak isteyen köylüler suya ulaşamadıklarını söylüyorlar.
Aygır Ağzı’nın hemen beri yanındaki ince yolu izlerseniz, tatlı bir tırmanışla Sarot (Sarı ot) Gölü'ne ulaşırsınız. Göl büyük olup, çevresi yüksek kayalarla ve tepelerle çevrilmiştir. Kuzey tarafı kayalıktır. Kayalıkların arasındaki bir mağarada Grekçe yazılar ve insan kabartmaları bulunmakta. Definecilerin kaçak kazı kalıntılarına bakılırsa bu mağaranın bir Roma mezar yeri olduğu açık seçik fark edilir.
Bu mağaraları geçince Sarot Yaylası görülür. İki ayrı yerleşimden oluşan yayla evleri çevresi yine kayalıktır. Çevreye yayılmış Roma dönemi ören yerleri vardır. Defineciler çanak çömlekten başka bir şey bulamamış olacaklar ki, çevre çanak çömlek parçalarıyla dolu. Yaylanın birinde küçük bir açık hava mescidi var. Yaylalarda elektrik yok, telefon var. Yaylaların güney kesimi Sarot Gölü’ne sınırdır. Yaylanın birinin yanında bir ucu göle uzanan büyük bir kayalık ve mağara vardır. Üstte kısa bir tünelle göl kıyısına inilir.
Yayla evleri geçilip tatlı bir meyille yol boyunca gidilirse çukurluk düz bir alanda küçük bir göl daha vardır. Bu gölün ismi Dipsiz Göl’dür. Suyu hiç azalmaz ve çoğalmazmış.
Kısaca görenlerin hayran kalacakları yerlerdir buralar. Cennet vatanımızda görülmesi, yaşanılması gereken nice güzel yerler olduğunu unutmayın hiç…