Tarih sahnelerinden yeryüzü üstünden birçok devlet geldi geçti. Tarihte kalmış bütün devletlerin kuruluş, yükselme, durgunluk, bölünüp parçalanma ve yıkılış dönemleri olmuştur. Bütün devletler kuruluş, yükselme aşamalarından geçmişlerdir. Bu aşamalardan sonra bölünüp parçalanma yaşanırsa yıkılış da kaçınılmaz olur.
Tarihteki bütün devletlerin yıkılışlarının ana nedenlerinden birisi bölünüp parçalanmadır. Bölünüp parçalanmayı o toplumun içindeki kışkırtıcılar hazırlar, gerekirse en yakın düşmanla dost olunur ve devlet yıkılır. Tarihte bütün devletler taht kavgaları, kardeş kavgaları, iç savaşlarla güçsüz hale getirildikten sonra en yakın düşman tarafından ya yıkılır ya bölünmelerle yeni devletler yeni sınırlar ortaya çıkar. Tarihte bütün devletlerin sonunu savaşlar falan değil; kışkırtmalar, içten ihanetler, bölünüp parçalanmalar hazırlanmıştır.
Türkiye Cumhuriyeti vatandaşları çok çeşitli etnik mozaik içinde yaşamaktadır. Hiç ayırt etmeden hepimiz bu toprağın insanlarıyız, hepimiz kardeşiz. Osmanlı’nın en son beş- altı yılı dışında türlü etnik mozaikten olan insanlar bir arada sorunsuz olarak yaşadılar. Cumhuriyet kurulduktan sonra çoğu etnik kimlik nedenleriyle ama en çok din maskesi altında çeşitli olaylar çıkarılmışsa da; 1940’lı yıllardan 1980’li yıllara kadar bu etnik mozaik bir arada kardeşçe yaşamışlardır.
1980’li yıllarda etnik milliyetçilik, din ve mezhep üzerinden bölücülük tohumları atılmaya başlanmıştır. Siyasi dinci kesimin bir kısmı ile etnik milliyetçiler Amerika gibi kendini süper sayan devletlerin bölünme tasarılarını işlerine geldiği şekilde yönlendirmişlerdir.
Kim hangi etnik kökenden olursa olsun, kim hangi dini inançtan olursa olsun, kim hangi partiye oy verirse versin; bölünüp parçalanma hiç kimsenin hayrına olmaz. Her türlü kışkırtmanın sonu hüzünle biter. Bunun tarihte örnekleri çoktur.
Şimdi, hangi etnik kökenden olursa olsun; hiç kimse etnik milliyetçiliği hortlatmasın. Hangi etnik kökenden olursa olsun hiç kimse hiç kimseyi kışkırtmasın. Hangi inançtan olursa olsun; hiç kimse hiç kimseyi rencide etmeden, karşılıklı saygı ile barış içinde yaşayıp gitsin. İşin önemi buradadır. Toplumu bir arada tutan harçlarla oynanırsa her kesimden, her inançtan olan insanlar çok zarar görürler.
Türkiye’de yaşayan herkes bölünmeden yana değil, birlikten yana olursa; Türkiye’yi bölüp parçalayıp yıkmaya kimsenin gücü yetmez. ABD gibi batı kapitalist ve emperyalistlerinin de oyunları bozulmuş olur. Yapılacak en olumlu iş, bu birlik ve dirliğin sağlanması.
Doğu ve güneydoğuda yaşayan insanlarımızın çoğu bölünmeye, özerkliğe karşılar. Çünkü o bölgede Kürtlerden başka etnik kökeni farklı insanlar da yaşamaktadır.
Herkesin külahını önüne koyup bir iyice düşünmesinin zamanı çoktan gelmiştir. İş işten geçmeden, bu topraklarda yaşayanların bütün insanları sonradan pişmanlıklar duymadan, “Biz ne yapmışız?” demeden yeniden iyice düşünmeliler.