Halil Uslu, bunca yıllık yaşantım boyunca karşılaştığım ender insanlardan birisiydi. 64 yaşındayken ani bir kalp krizi sonucu aramızdan ayrıldı, geç haberim olduğu için cenazesine katılamadım. Allah rahmet eylesin.
Yeryüzünün dört bir köşesindeki gönül ehli Müslümanların tanıdığı Halil Uslu’yu elbette Konyalılar’ın bir çoğu tanır. Şimdiye kadar pek çok değişik kimseyle dostluklarım oldu ama Halil Uslu sayılı ender dostlarımdan birisiydi. Nedenini soracak olursanız, neden çok. Halil Uslu her şeyden önce güleç yüzlüydü, her inanç ve düşünceye saygılı, kimseyi küçük görmeyen, inandığı yolda tek başına da olsa yürüyebilen bir kişiliği ile bilinirdi. İnandığı düşüncelerine katılayım katılmayayım ki (çoğuna katılmadım) yıllarca süren bir dostluğumuz oldu. Senli benli şakalaştığımızda bile kızmaz birbirimize güler geçerdik.
Hangi yıldı unuttum ama tanışmamız Konya Turizm Derneği aracılığıyla oldu. Halil Uslu yıllarca Konya Turizm Derneği’nin yazmanlığını yaptı, yönetim kurulunda birlikte kaç dönem çalıştık bilmiyorum. Önceleri kendisini emekli bir akademisyen olarak tanıdığımı sanmıştım; akademisyen değildi ama her konuda çok bilgiliydi. Halil Uslu’nun bütün işi gücü ulaşabildiği her topluma İslam’ı ve Saidi Nursi’nin Nur Risalelerini tanıtmaktı. Bunun için yeryüzünün yarıdan fazlasını dolaşarak konferanslar verdi, televizyon programlarına katıldı, başta Yeni Asya ve Konya Postası olmak üzere pek çok gazete ve dergilerde makaleler yazdı. Bir ara yerel seçimlerde büyükşehir belediye başkanı adayı oldu ancak seçilemedi. Dolaylı yoldan siyasetle ilşkileri olsa da hiçbir zaman hiçbir ortamda siyaseti ön plana çıkarmadı.
Yıllar öncesinden bir olayı hiç unutmadım. Olay gerçektir ve tek tanığı da benim. Feyzi Halıcı Konya’ya her geldiğinde yaşlı ve gizemli bir bayan gelir, yanımızda oturur, konuşulanları dinler ve hiç konuşmazdı. O gün de Feyzi Halıcı Konya Turizm Derneği’nin genel kurul toplantısı için Turizm Derneği’nde ve bu gizemli bayan da orada bulunuyor. Günlerden Cuma, vakit ikindi akşam arası. Genel kurul toplantısı yapılırken toplantı uzadı ve günün geç saatlerinde bitti. Her genel kurul toplantısında olduğu gibi etliekmek yiyecektik. Geç kalındığı için helva- zeytin- ekmek yemeye karar verdik. Halil Uslu helva, zeytin, ekmek getirdi hep birlikte yedik. Halil Uslu masaya serdiğimiz gazeteleri topluyorken ben de sigara içmek için kapı dışına çıktım. Tam bu arada gizemli bayan kapıya geldi. Biz helva yerken gizemli bayanın yanımızda olmadığını farketmemiştik. Bayanın önüne geçtim aç olup olmadığını sordum, aç olduğunu söyeleyince “Sen şuraya otur ben helva ekmek getireyim” dedim; Halil Uslu itiraz etti. “Ben getirceğim” dedi. Ben de “ ben getireceğim” deyince, Halil Uslu israrcı davrandı ve helva, zeytin, ekmek getirip gizemli bayanın karnını doyurdu. Aradan bir zaman belki bir yıl falan geçtikten sonra Halil Uslu’yla konuşuyorduk, söz döndü dolaştı gizemli bir konuya girdi. Başımdan geçen bir olayı anlattım. Konuşmam bitince Halil Uslu “Bir şey anlatsam inanır mısın?” dedi, ben de “Sen anlatırsan inanırım” dedim. Halil Uslu anlatmaya başladı. “Hani Feyzi ağabey Konya’ya her geldiğinde derneğe gelen bir bayan vardı, dışarıya çıktığı için helva ekmek yiyememişti ya ben helva ekmek getirip karnını doyurmuştum. Şimdi işin iç yüzünü anlatacağım. Bir gece önce bir rüya görmüştüm Sultan Selim Camisi’nden çıkanlara helva ekmek dağıtıyorum, bu bayana da helva ekmek vermiştim. Sabah Cuma. Cemaate yetecek kadar helva ekmek alıp hazırladım. Cami çıkışında cemaate helva ekmek dağıtıyorum, adamın birisi susu pus olmuş bir kenarda duruyor. Rüyamda bu adamı da görmüştüm, yanına gidip helva ekmeği uzattım. Adam yüzüme baktıktan sonra “Yahu sen kimsin? Dün gece rüyamda sen bana helva ekmek veriyordun?” diye sorunca karşılık vermeyip adamdan uzaklaştım. Rüyamda dernekteki o yaşlı bayana da helva ekmek verdiğim aklıma geldiğinden o gün ben israrcı davranıp helva ekmeği getirip bayana yedirdim.” İşin iç yüzünü sonradan öğrendimse de olay doğruydu.
Hiçbir kimseye kutsallık falan yüklemek bana ters gelir; bu işi hiç yapmadım, yapmayı da düşünmem. Bu yazıyı yazarken de böyle derdim yok. Ancak, Halil Uslu kimseye zarar vermeyen, sorunu olana yapabildiğince yardım edip, kederi sevinci paylaşabilen birisiydi. Yardımlaşma, paylaşım, elde bulunan fazlalığı dağıtmak İslam dininin ana kuralı değil midir? Onun için mala mülke, paraya- pula önem vermemişti ve bildiğim kadarıyla bir binek arabası ile bir evinden başka bir şeyi yoktu. Ne diyeyim din adına ortaya çıkıp para istifleyenler, dünyalık edinerek inaç sömürüsü ve şarlatanlık yapanlar utansın. Kederli ailesine, sevenlerine baş sağlığı diliyorum. Merhuma Allah rahmet eylesin, nurlar içinde yatsın, ebedi mekânı cennet olsun.