Alâeddin Tepesi Pojesi

Mehmet Gündoğdu

Alâeddin Tepesi üzerindeki Selçuklu Sarayı kalıntısının koruma amaçlı beton şemsiyesi çoktandır çatlamaya başlamıştı. Geçtiğimiz yıllarda birçok kez gündeme gelen bu konunun projesi genişletilerek saray kalıntısının öteki parçalarının ortaya çıkarılması için arkeoloji kazısı başlamış ve üstü örtülerek öylece kalmıştı.

Genişletilmiş proje ile saray kalıntısını yenileme ve koruma çalışmaları başlatıldı. Edindiğimiz bilgilere göre saray kalıntısı camdan bir koruma altına alınacak, çevresindeki temellerden yola çıkarak sarayın bazı bölümleri yeniden yapılacak. Ayrıca, tarihi tepeyi çeviren iç kale kalıntıları da yeniden yapılarak tepe bir açık hava müzesi haline getirilmiş olacak. Belirlenen projenin ana çerçevesi böyleyken Alâeddin Camisi de bir kez daha elden geçirilecek.

Yıllar süren sağlamlaştırma çalışmalarıyla Alâeddin Camisi’ne çok emek verilmişti. Ne yazık ki caminin temellerine sızan suların getirdiği nem önlenememiştir. En azından on yıldır caminin içinde ve duvarlarında nemden dolayı dökülmeler görülmektedir. Yalnız biri dışında çay bahçeleri, tepedeki büyük havuz kaldırıldı, eski su deposu helâya dönüştürüldüyse de sızan suların cami temellerine getirdiği nemin zararı bir türlü önlenemedi. Tonlarca betonun temeller şırınga edilmesi de içinde olmak üzere her türlü teknolojinin kullanılmasına karşın bu sızıntılar şimdiye kadar önlenemedi.

Bu yenileme ve koruma amaçlı projeye diyeceğim bir şey yok. Bu projeyle ilgili hiçbir kurumu ve hiçbir kimseyi eleştirmek aklımın ucundan geçmez ve hiçbir art niyetim yok. Ancak; bu projenin masa başında yapılmış bir proje olduğunu düşünmekteyim. Çünkü ne yapılırsa yapılsın cami temellerinin nem alması şimdiye kadar önlenebilmiş değil. Saray kalıntısının beton şemsiyesinin yapılış tarihi çok eski değilken ve şu andaki durumu ortadayken bu proje uygulandığında aynı sorunlar ortaya çıkmayacak mıdır? Projenin teknik yönünü bilmiyorum ama aynı sorunların çıkması çok büyük bir olasılık.

Yakın diyebileceğimiz bir zamana kadar, hatta 1950’li yıllarda Alâeddin Tepesi üzerinde evler vardı ve küçükte olsa mahalleydi. Tepenin alanı şimdikinden daha geniş olup daha çok güneye, Dershaneler Sokağı, Zafer Alanı ve çevresine kadar uzanmaktaydı. Batı yönünde ise Zindan Kale ile Kültür Park’ın olduğu yerlere kadar uzandığı biliniyor. Zaman içerisinde tepenin eteklerinde birçok tıraşlamalar yapılmış ve geriye şimdiki tepe kalmıştır. Yani; geniş tepe üzerindeki ve eteklerindeki basit kerpiç evler, binaların temel sorunu olan su sızıntılarına ve neme karşı uzun yıllar nasıl dayanabildiler? Bu konu önemlidir. Çünkü bu sorunun yanıtı bulunursa sorunun hepten çözüleceğini sanıyorum. Proje içinde yer alan uzmanlar buna benzer çalışmalar yaptılar mı bilmiyorum. Hasbelkader ve naçizane önerim; böyle çalışmalar yapıldığında hem bu proje için hem de gelecekteki başka projeler için yaralı olabilir.