"Söz taciriyim inci Güher söylemedim- Fikrimde hayır yoksa da şer söylemedim- Tanrım şımarıp rahmetinin bolluğuna- Affet! Yarım aklımla neler söylemedim."
Bu dizelerin şairi Bekir Sıtkı Erdoğan, 24 Ağustos 2014 günü 88 yaşındayken İstanbul'da yaşama veda etmiş ve İstanbul'da kılınan cenaze namazından sonra cenazesi Karaman'a getirilmiştir. Halk şiirine ses ve soluk getiren usta şairimize Allah'tan rahmet, yakınlarına ve sevenlerine baş sağlığı dilerim.
50. Yıl Marşı'nın ve Bin Birinci Gece şiirinin de şairi olan Bekir Sıtkı Erdoğan, aruz ile hece ölçüsünü birleştirerek yeni bir sentez, yeni bir şiir anlayışı ortaya çıkarmıştır. Karacaoğlan, Yunus Emre, Âşık Veysel gibi ustalardan aldığı feyizle gurbet, vatan sevgisi, sıla özlemi, kahramanlık, aşk ve Allah konularını kuyumcu inceliğiyle şiire dökmüştür.
Geçtiğimiz yıllardan birinde Karaman Türk Dili Şölenleri yapılıyordu. Sahnede Bin Birinci Gece şiiri okunurken Bekir Sıtkı Erdoğan'ın gözleri yaşarmış ve yanındakilere şöyle demişti: "Bu şiiri yazarken ağlamıştım, şimdi de okunurken ağlıyorum." Orada bulunanların pek çoğu gibi benim de gözlerim yaşarmıştı. Çünkü bu şiir, şairin; İstanbul'dan, Karaman'a uzanan tren yolculuğunda bir handa mola verip duygularını dile getirdiği bir şiirdir. Bu şiirin içinde gurbet var, ayrılık var, sevda var, sıla özlemi var. Yani duygulanmamak olası değil.
Rahmetliyi bazen Konya Âşıklar Bayramı'nda seçici kurul içinde görürdüm, bazen de Mevlana Anma Törenleri'nde. Feyzi Halıcı ile şiir ve sanat üstüne saatlerce süren konuşmaları henüz belleğimde taptaze duruyor. Ben o zamanlar tıfıl bir şair olmama karşın onun Bin Birinci Gece şiirine vurgundum. Halk şiiri yazarken en çok özendiklerimden birisi Bekir Sıtkı Erdoğan olmuştur.
Bekir Sıtkı Erdoğan asker kökenli bir şairdir. Şairin şiirlerini okuyana kadar; askerlerin, doktorların, mühendislerin falan şiir yazacaklarına hiç inanmaz, yazanların ise nasıl yazabildiklerine şaşardım. Ama yazıyorlar. Meğerse böyle mesleklerden de başarılı şairler çıkıyormuş.
1973 yılında 50. Yıl Marşı'nı yazan Bekir Sıtkı Erdoğan; Şadırvan, Hisar, Çağrı gibi zamanının ünlü dergilerinde şiirler yazmıştır. Bazı şiirleri türkü formatında bestelendi. Şiir kitapları: Bir Yağmur Başladı, Dostlar Başına, kışlada Bahar, Bin Birinci Gece, Sabır Sarmaşıkları, Gönüller Kavşağı.
Şair bir dostuna yazdığı mektup içinde sanat anlayışını bir güzel özetlemiş. "Yunus'tan Veysel'e, Fuzuli'den Yahya Kemal'e ulaşan halk ve aydın edebiyatımızı kesintisiz benimseyip bütünüyle seviyorum. Onların yolunda onlara layık olmaya özeniyorum… Şiirin sanat için sanat kuralıyla ele alınması, onu en güzele götüreceği için topluma mal olacaktır. Şu halde toplumcu şiir olacaktır. Şiirin en güzel faydası şiir olmasıdır."
Bekir Sıtkı Erdoğan'dan bir rubai: "Bal ne bilsin arı mizacı mızmız olur- Yüz sürüp aşkı niyaz ettiği ezhara bakın- Yıkmışım altı asırlık o mübarek kapıyı- kendi enkazımın altındaki mimara bakın- Bu derin şevkle Bekir Sıtkı neler söylememiş- Söylenen sırra değil, söyleyen esrara bakın."