Son yılların en çok para kazananları fuhuş yapan ve fuhşa aracılık eden simsarlardır. Benim söylememe gerek yok, halk arasında bu işleri yapanlara ne denildiğini biliyorsunuz. Halk arasında en aşağılanan kişiler; tecavüzcü, hırsız ve fuhuş simsarlarıdır. Öyle sanıyorum ki hiçbir kadın durup dururken fuhuş yapmaz. Bu kadınları dinleseniz her birinden bir dram çıkar. Yani yaşam ve çevre bu kadınları bu yollara düşürmüştür. Her ne olursa olsun fuhşu meslek edinenler bu işten para kazanıyorlar. Ama, kendilerini has erkek- koç erkek olarak görenler acınacak durumda olan kadınlarla para karşılığı nasıl birlikte olabiliyorlar? Ben bunu anlamakta zorlanıyorum. Bana göre böyle birliktelikler düşene bir tekme daha atmaktır. Kendi adıma söylüyorum; ben böyle günü birlik ve paralı ilişkilerden tiksiniyorum, nefret ediyorum, insanlık ayıbı sayıyorum.
Konya’nın hemen her mahallesinde Suriye’den kaçıp gelmiş, bizlere güvenerek sığınmış aileler oturuyor. Mallarını, mülklerini, varlarını yoklarını oralarda bırakıp gelmişler. Savaştan kaçıp canlarını kurtarmışlar. Paralı olanları da varsa bile çoğu yoksul. Kadın ve kızları güzel olan aileler kamplarda kalmıyorlar. Çünkü kamplarda tecavüzler, alıp kaçırmalar, parayla satmalar gibi her türlü pis işler yapılıyor. Bu yüzden daha güvenli olan şehir içlerinde yaşıyorlar. Bizim açıkgöz muhabbet tellalları fırsattan ganimet çıkarıp bu kadın ve kızları zorla pazarlıyorlar. Yokluk insana her şeyi yaptırabilirse de muhabbet tellallarının oyunlarına düşen ailelerin durumları içler acısı. İmam nikâhı ile evlilik kılıfıyla Suriyeli kızlar ve kadınlar para karşılığında satılıyorlar. Aracılar duruma göre 10 bin ile 50 bin lira arasında para almaktalar. Para karşılığı satılan bu kadın ve kızlara Kuran üstüne yemin ettirildiği için par karşılığı satılan Suriyeli kadın ve kızlar kaçıp gidemiyorlar ve bu uydurma evliliğin hemen dokuzuncu ayında mutlaka doğum yapmak zorunda kalıyorlar. Bir yanda dayak, bir yanda yemin, bir yanda çocuk olduğu için; bu kadın ve kızlar kaçıp bir yerlere sığınamıyorlar. İşte 21. yüzyılın kölelik düzeni! Ha Ortaçağ, ha 21. Yüzyıl; arada bir fark yok. O zaman da insanlar parayla alınıp satılıyordu; şimdide alınıp satılıyorlar.
Dini nikâh kılıfıyla bu alıp satmaları meşrulaştırmaya alet olanlar kimler? İkinci simsarlar yani ikinci pez..ler, yani dini nikâh akdi adı altında köleliğe ve fuhşa zemin hazırlayanlar. Yani hoca- imam bilmem ne geçinenler! Kimse kusura bakmasın ben Kuran Müslümanlığı’nı kaynak alarak söylüyorum: Hz. Peygamberin şu kadar kadınla evlenmesi bu günkü bu tür dini nikâhları, böyle evlilikleri meşru yapmaz. Ortaçağ Araplarındaki çok eşlilik hiç kimseyi bağlamaz. İran ve Irak gibi yerlerdeki geçici nikâhlar hiçbir Müslüman’a örnek olmaz. Her yerin kendine has bir nikâh şekli vardır. Türkiye’de nikâh resmi memur önünde yapılır ve kayıt altına alınır. Dini nikâh diye bir şey, ne yasalarımızda ne Kuran’da vardır. Böyle alım satımlı, uydurma nikâh akdi yapanlara yazıklar olsun! Bunlara imam, hoca, din adamı değil, resmen pez… Denilir.
Dini inancı, rengi, dili, soyu- sopu ne olursa olsun herkesi insan olarak görmek gerektiğini hiç kimse unutmasın. Dini ve insanlığı oyun hamuruna çevirenlerle her zaman mücadele etmek toplum olarak da birey olarak da herkesin görevidir. Yani aydın Müslümanların her yerde ve her zaman görev başı yapmaları gerek.