12 EYLÜL’ ÜN DÜŞÜNDÜRDÜKLERİ

Mehmet Gündoğdu

12 Eylül 1980; Türkiye Cumhuriyeti tarihine ve demokrasiye düşürülmüş kapkara bir lekedir.   Necmettin Erbakan’ın Konya mitingi 12 Eylül 1980 askeri darbesinin nedeni olarak gösterildi. Ama gerçek neden; ABD’nin silah satarak, kışkırtarak, ortalığı birbirine katıp karıştırdığı Türkiye'de demokrasiyi bir süreliğine kesintiye uğratmaktı. Böylece aydınlar ve basın üzerine baskılar kurulacak, her şeyden habersiz tek tip bir gençlik yaratılacaktı. Anarşi ve terör bir süreliğine bitirilecekti ama darbeci paşalar her sözün sonunda "bizi desteklemezseniz anarşi yeniden gelir, yeniden kan dökülür" korkutmalarıyla halkı sindireceklerdi. Atatürk ilkeleri, laiklik, iç barış adına darbe yaptıklarını söyleyen paşalar söylediklerinin tam tersini uygulayarak Türkiye'yi yeni belalara sürüklediler.

12 Eylül 1980 öncesindeki siyasi duruma bir göz atmakta yarar var. Gençlerin bunları mutlaka bilmeleri gerek. Çünkü bu dönemde binlerce kişi birbirlerine düşman edildi, binlerce kişi birbirlerinin canına kıyıp kanını döktü. Oysa mantıklı düşünüldüğünde ortada paylaşılmayacak bir şey yoktu. Herkes "Türküm" diyordu herkes "Müslüman'ım elhamdülillah" diyordu. Herkes vatanını ulusunu çok sevdiğini söylüyordu. Şimdi Ortadoğu'da her iki taraf da "Allahûekber" diyerek kelle kesiyor, kan döküyor. Şimdi Ortadoğu'da oynanan Amerikan oyunları o zaman da Türkiye'de oynanıyordu. Üst üste kurulan Milliyetçi Cephe hükümetleri faşizmin ve terörizmin en bayağı şekillerini uyguladılar. Bütün kadroları ele geçiren iktidar; halkı senden benden diyerek ikiye- üçe bölerek gençleri birbirlerine düşman etmişti. Gençler birbirlerini yerlerken; Amerika- Almanya gibi ülkeler silah satarak bol paralar kazanıyorlardı. Milliyetçi Cephe hükümetleri Türkiye'yi kanlı bir maceraya sürüklemişlerdi. İç savaş hazırlıkları bile yapılmaktayken kahveler, gazinolar, otobüsler, evler taranıyor, meydan çatışmaları çıkıyor, her gün onlarca kişi ölüyordu. Daha sonra bunların arkalarında kimlerin olduğu anlaşıldı; ama iş işten geçmiş, binlerce insanın kanı dökülmüştü. Amerika, Rusya, Almanya, İngiltere, Romanya, Bulgaristan gibi ülkeler Türkiye halkına ve gençlerine silah ve uyuşturucu satıyordu. Amerika yapay kargaşalıklar çıkararak kendine uygun yönetimi pekiştirmek için darbeye zemin hazırlamaktaydı. İşkenceler, tutuklamalar, baskılar, faili meçhul cinayetler artık olağan sayılmaya başlanmıştı. Milli Selamet Partisi’nin başındaki iktidar ortağı Erbakan tarihe kara bir leke olarak geçecek olan ünlü Konya mitingini düzenleyince dananın kuyruğu da koptu.  MSP yanlıları miting sırasında tekbirler getirilerek din düzeni için bağrışıyorlardı. Orada bulunanlar öyle coşturulmuşlardı ki her an her şeyi yapabilirlerdi. Bu sırada İstiklal Marşı okunurken bazıları yere oturmuşlardı. İşin doğrusu oturanların ve tekbirlerle insanları galeyana getirenlerin birtakım ajanlar olduğu sonradan ortaya çıktı. Çok geçmeden beşibirlik örneği beş general darbe yaptılar.

Şimdi de 12 Eylül darbesinin getirdiklerine göz atalım. Vatandaşa öcü muamelesi yapılarak bilinçsiz sürüye dönüştürüldü. Siyasi partiler ve çoğu dernekler kapatıldı. Sendikalar, sivil toplum örgütleri etkisiz hale getirildi. Siyasiler gözaltına alınıp daha sonra serbest bırakıldılar. Hazırlanan anayasa ile halk üvey evlat durumuna düşürüldü. Eğitim ve öğretim işleri tamamen Amerikan ölçütlerine uyduruldu. Darbenin nedeni olarak gösterilen gericilik kollandı. Kuran kursları, ilkokullarda zorunlu din dersi, cemaatlere yeşil ışık yakma gibi tutumlarla çağdaş devlet yıpratıldı. Terör durduruldu, ama işkenceler, baskılar, idamlar sürerek olağan olaylar haline getirildi. Terörü kundaklayanlar başta siyasiler olmak üzere doğru dürüst yargı yüzü bile görmeden serbest kalırlarken gariban çocukları ceza gördüler, idam edildiler.

Bugün Türkiye'de yaşanan sorunların çoğunun sorumluları 12 Mart darbecileridir.