Kaygı, korkuyla karıştırılmamalıdır. Korku bizi savaşmaya, kaçmaya veya donmaya hazırlarken kaygı, hayatı inşa eder.
Kaygının normal olması bizleri hayata karşı dayanmaya, tedbirli olmaya, olabilecek sorunları öngörmeye kaçınmaya hazır kılarken olumlu ve çözüm odaklı da olabilmeyi de sağlayabilir. Normal düzeyde kaygılıyken, zihinsel olarak belirsizlikle yüzleştimiz için odaklı ve verimli çalışabilir.
Kaygı aynı zamanda yaşamsal bağlantılarımızı dürtülerimizi eyleme geçirerek bizleri önemsediğimiz şeyler çalışmaya, sosyal olarak zihnimizde tasarlanmış kişisel bağlantıları kurmaya ve daha üretken olmaya sevk edebilir.
Bu nedenle temelde olan teoriler açısından özellikle evrim teorisi kaygıyı yapıcı bir durum olarak tanımlayabiliriz. Anksiyete, hayatta kalmamızı kolaylaştırır. Kaygıyı potansiyel bir dost olarak ele almak yerine, ona bir düşman gibi yaklaşıyoruz bu temelde yanlıştır.
Kaygının üst düzey sınırlara ulaşması sorun olarak algılanabilir. Kaygıdan kaçınma ve bastırma kaygıyı artırırken, onunla başa çıkmak için üretken yollar bulmamızı ve duygusal dayanıklılık becerileri geliştirmemizi engeller. Bu da kaygı bozukluğu yaşayan kişilerin kısır bir döngüye girmesini sağlar.
Kısır döngüyü pozitife çevirerek değişimi güçlü pozitif bir etki yapabilir. Kaygılı kişiler kaygısız olmayı hedeflese de normal düzeyde kaygının olması en makul olandır.
Kaygı Döngüsünü Kırmak
Kaygıların sebep olduğu kısır döngüyü kırmak için üç önemli adım izlenmelidir. Bunlar; dinle, fırsata çevir ve uzaklaştır…
Kaygı bizlere her zaman olumsuz yönde telkinler vermeyebilir kaygıdan uzak durmak yerine onu dinlemek ve sonucunda mantıklı gelen kısımlara odaklanmak kaçmaya çalışmaktadan daha önemli bir rol oynamaktadır.
Kaygımızı fırsata çevirmek ise; dinlenmiş olan kaygının yaşamsal önceliklerimizi belirlemede yardımcı olmasını sağlamaktadır. Kaygılanılan konuyu aşmak onun üzerine detaylı düşünüp eyleme geçmek ile mümkün olacaktır.
Kaygıdan uzaklaşmak ise; yaşanan kaygısal durumdan elde edilen detaylı düşünceleri bilgi zeminine doğru yerleştirmek ve zihinsel, duygusal farkındalık geliştirmektir.
Sevgilerimle…