Değerli okurlar eğer yazılarımı okuyorsanız, genelde yazılarımda sorunlara akılcı görüşle yaklaşmaya çalıştığımı bilirsiniz. Bu gün yazıma kamu hizmetine yönelik sosyal faydacılık içeren bir yazıya yer vermek istedim.
Her gün belli bir güzergâhta, rutin yürüyüşler yapmaktayım. Hafta sonu yine rutin yürüyüşlerimden birini yapıyordum. Yürüyüş güzergâhının üzerinde, Belediye tarafından yapılmış bir otobüs durağı dikkatimi çekti. Her tarafı açık, sadece üstü poli karbonla kapatılmış, itici bir boya ile boyanmış ve tamamen korunmasız şekilde yapılarak sanki özellikle itici bir görünüm vermek üzere tasarlanmış bir otobüs durağı. İki yaşlı çift durakta otobüs bekliyor. Selam verdim ve yürümeye devam ettim. Dönüş yolumun aynı güzergâh üzerinde olması nedeniyle, otobüs durağının önünden geçiyorum. Dikkatimi çekti, o yaşlı çift hala durakta bekliyor. Ben aynı durağa gelmem için yaklaşık 45 dakika geçmesine karşın, otobüs henüz gelmemiş. Belki, o gün için olağanüstü bir durum söz konusu olabilir diye düşündüm. Fakat ben konuya farklı bir noktadan bakıyorum. Otobüs duraklarının tasarımına biraz özen gösterilmesi gerekir. İki yan yüzey en az 5 mm kalınlıkta cam ile kapatılarak yağmur ve rüzgâra karşı koruma sağlanmalı ve şehrin logosu bu camlar üzerine işlenmelidir. Otobüslerin merkezden kalkış ve duraktan geçiş saatleri, bir liste halinde duraklara asılmalıdır. Belirginlik hiç şüphesiz vatandaşa büyük kolaylık sağlar ve vatandaş karda, kışta ve yağmurda gelip duraklarda beklemez.
Üzerinde durmak istediğim diğer bir husus ise otobüslerin şehir içinde hızlarıyla ilgilidir. Alaattin tepesi merkez olmak üzere 3 km yarıçaplı bir daire çizilirse, bu daire içinde kalan tüm belediye otobüsleri şehir içi hız sınırlarına uyum sağlamaktadır. Ancak bu çemberin sınırları dışına çıkıldığı zaman, hız sınırlarının çok üstünde hareket ettikleri ve hatta kırmızı ışıkta bile durmadıklarına zaman zaman şahit olunmaktadır.
Taşıt kullananlarda sürekli aynı güzergâhta gidip gelmeleri, zamanla psikolojik yorgunluğa neden olacağı ve dikkatlerinin azalacağı bilimsel bir yaklaşımdır. Bu nedenle, aynı güzergâhta uzun süre araç kullananların zaman zaman dönüşümlü güzergâh değiştirmeleri ve belirli aralıklarla sosyal eğitime tabi tutulmaları faydalı olacaktır.
Bu günlerde TV ekranlarında Konya Büyükşehir Belediyesi’nin Konya’nın, dolayısıyla ATA mirası olan kültür değerlerinin tanıtılmasını, güzel bir kültür hizmeti olarak değerlendiriyorum. Ayrıca, Türk Dünyası Belediyeler Birliği (TDBB) Başkanlığı görevini yeniden üstlenen KBŞB başkanını kutlamak gerekir. Ancak koca Türk Dünyası düşünüldüğü zaman, bu iş sadece ad üzerinde kalmaması gerekir. Konya, TDBB’nin Merkezi (TDBBM) olmalı ve bu Merkez, Türk Devletleri Teşkilatı ile eşgüdüm içinde çalışmalıdır. Türk Dili Konuşan Ülkelerin öncelikle ekonomi, politika, turizm, eğitim ve spor olmak üzere, pek çok alanda işbirliğini artırmaya yönelik çalışmalar yapması hususunda TDBB, “Stratejik Yol Haritası” hazırlamalıdır. Böyle bir çalışmanın Konya ve Ülkemiz için büyük kazanım olacağına inanıyorum.