Bilindiği gibi Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ve Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, 14 Ekim 2022 tarihinde Astana’da bir araya geldiler. Görüşme öncesi Sayın Putin Türkiye’nin, Rusya’dan Avrupa ülkelerine ulaşmakta olan doğalgazın toplandığı ve dağıtıldığı bir Enerji Üssü olabileceği hususunda bir öneri getirdi ve uygulamaya koyulması için iki lider tarafından çalışmaların başlatılması kararlaştırıldı.
Türkiye'nin doğusunda İran, Azerbaycan, Türkmenistan ve Rusya, güneyinde ise Katar ve Irak bulunmaktadır. Bu ülkelerde bulunan rezerv miktarı, küresel doğal gaz rezervlerinin 2/3’ünü oluşturmaktadır. Bütün bu ülkeler Türkiye’ye, ya komşu ya da yakın sınırlarında bulunmaktadır. Buna karşın dünyanın en büyük doğalgaz tüketim merkezi olan Avrupa, Türkiye’nin batı sınırındadır.
Bugün için, doğalgaz üretim merkezleri ile Avrupa tüketim merkezleri arasında doğalgaz temini konusunda, dört temel alternatif bulunmaktadır. Bunlardan ilki, gazın sıvılaştırılarak Avrupa tüketim merkezlerine ulaştırılmasıdır. Sıvılaştırma işleminin maliyeti artırması, gerekli taşıma alt yapısının yeterli olmaması ve taşıma güvenliğinin bulunmaması nedeniyle, bu alternatif doğrudan devre dışı kalmaktadır.
İkinci alternatif, Doğu Akdeniz ve Orta Doğu doğalgaz rezervlerinin, Akdeniz'in altından Avrupa'ya boru hatları ile taşınmasıdır. Bu hat hem maliyetli, hem de deniz yetki alanlarının tartışmalı konu olması nedeniyle, şu an için mümkün görünmemektedir.
Üçüncü alternatifi, Rusya’dan çıkan ve Avrupa’ya ulaşan Kuzey Akımı-I, Kuzey Akımı-II, Yamal Avrupa, Trans Sibirya-Soyuz, Trans Balkan ve Türk Akımı olmak üzere 5 boru hattını kapsar. 1990 yılından beri bu yoldan gelen doğalgazı, Avrupa kullanmaktadır. Rusya-Ukrayna savaşına bağlı olarak Rusya’ya uygulanan yaptırımlar ve doğalgaz hatlarına karşı yapılan sabotajlar, bu rotanın güvenirliliğini ortadan kaldırmıştır. Ayrıca, Rusya bu hatları silah olarak kullanmaya başlamıştır.
Dördüncü ve son alternatif, gazın Türkiye üzerinden Avrupa tüketim merkezlerine ulaştırılmasıdır. Gazın Türkiye üzerinden taşınabilirliğinin dört temel nedeni bulunmaktadır. 1- Türkiye, rezerv ülkeler ve tüketim merkezleri arasında tam ortada bulunması, 2-Özellikle son zamanlarda Türkiye’nin Rezerv ülkeleri ile kurulan iyi diyalogu, 3- Mevcut boru alt yapısının çok iyi olması ve 4-En güvenli enerji transferinin Türkiye üzerinden yapılacağının mümkün olmasıdır. Bu kriterler dikkate alındığı zaman, Türkiye'nin küresel enerji jeopolitiğindeki mevcut konjonktürü ve gelecekte artan önemini açıkça ortaya koyar. Günümüzde enerji güvenliği küresel siyasetin en önemli konusudur. Bu nedenle, Türkiye üzerinden geçen Mavi Akım ve Türk Akım dışındaki hatların güvenliğinin olmaması, rezerv ülkeler ile tüketici ülkeler nezdinde Türkiye'nin önemi artırmıştır.
Avrupa’nın yıllık doğalgaz tüketimi yaklaşık 400 milyar m3 olup, bunun % 34,5’i Rusya tarafından karşılanmaktadır. Rusya ile Ukrayna arasında sürmekte olan savaş nedeniyle, Avrupa Birliği Rusya’yı cezalandırmak için oldukça ağır siyasi ve ekonomik yaptırımlar uygulamaya başladı ve bu yaptırımlar hız kesmeden devam etmektedir. Bunun karşılığı olarak, Rusya Avrupa’ya verdiği gazı durdurdu ve dolayısıyla. Rusya çok önemli bir gelir kaynağından oldu. Doğalgazın kesilmesi, Avrupa Birliği ülkelerini derinden etkiledi ve çok ciddi enerji krizi içine girdiler.
Rusya ile Türkiye arasında iki adet döşenmiş boru hattı bulunmaktadır. Bu hatlardan bir tanesi Türkiye’nin kendi ihtiyacını karşılarken, diğeri Avrupa’ya giden boru hatlarına entegredir. Bu iki boru hattının toplam doğalgaz taşıma kapasitesi yıllık 31.5 milyar m3 ‘tür. Rusya Avrupa’ya doğalgaz ihracatı hususunda oldukça sıkışmış durumda olup, Türk Akımı doğalgaz boru hattını, bir çıkış yolu olarak görmektedir. Bu nedenle, Vladimir Putin Türkiye’nin Rusya’dan Avrupa ülkelerine giden doğalgazın toplandığı ve dağıtıldığı bir Enerji Üssü olabileceği önerisini getirdi.
Türkiye’nin jeo-politik, jeo-stratejik ve mevcut enerji alt yapısı göz önüne alınırsa, Türkiye’nin bir Enerji Üssü’ne sahip olma fikri, son derece doğal karşılanacaktır. Zaten bu düşünce yeni olmayıp, Türkiye’nin kafasının derinliğinde bulunmaktaydı. Türkiye doğalgaz kaynakları açısından fakir bir ülkedir. Doğalgaz üretim merkezleri ile Avrupa tüketim merkezleri arasında, doğalgaz temini konusunda, dört temel alternatifin olduğu yukarıda verildi. 4. madde dikkate alınırsa, doğalgazın Türkiye’de toplanıp buradan Avrupa pazarlarına nakledilmesi hiç şüphesiz; Türkiye’nin uluslararası doğalgaz piyasasında ağırlığını oldukça artıracaktır. Bir adım ileri giderek oluşturulması arzulanan “Enerji Üssü’” nün tüm Avrupa doğal gaz piyasasına hâkim olması ve piyasayı kontrol etmesi kulağa çok hoş gelmektedir. Ancak kararlı, güçlü ve ekonomisi rayına oturmuş bir yönetim, tartışmasız böyle bir Üssün Türkiye’de oluşmasını gerçekleştirebilir. Elbette böyle bir “Enerji Üssü” düşünülürken sadece doğu ve güneyinde bulunan ülkeler değil; İsrail ve Kuzey Afrika ülkelerinin kaynaklarını da bu merkez içinde düşünmek gerekir.
Avrupa ülkeleri enerji alanında Rusya’ya olan bağımlılığını minimize etmek için alternatif yollar ve kaynaklar üzerinde yoğun çalışmalar başlattılar. Türkiye’de Avrupa ülkeleri gibi Rusya’ya tek bir enerji kaynağı ile bağımlı olmak istemiyor. Türkiye ithal ettiği yaklaşık 61 milyar m3 doğal gazın % 44,87’ si, Rusya’dan ithal edilmektedir. Mersin Akkuyu’da inşa edilmekte olan nükleer enerji santrali ile birlikte, Türkiye’nin Rusya’dan kaynaklı enerjiye bağımlılığı % 50’nin üzerinde olacaktır.
Türkiye’nin Rusya ile yakın siyasi ve ekonomik ilişkiler içinde bulunması ve Türkiye’nin Enerji Üssü olma arzusu, bu öneriyi getiren Putin tarafından ne ölçüde karşılanacaktır. Rusya’nın Suriye’de verilen sözlere uymadığı ve sürekli pürüz çıkarıp, Türk askerinin karşısına çıkması, Putin’in Türkiye’nin Enerji Üssü olma önerisine ihtimamla yaklaşılmalıdır. Ayrıca bu öneri, Türkiye’nin çıkarlarıyla ne derece örtüşmektedir. Zira Türkiye’nin Rusya ile yakınlaşması, Ukrayna ve Rusya arasındaki savaşta her ne kadar tarafsız davranıldığı Sayın Cumhurbaşkanı tarafından söylense de Batı ülkeleri ve ABD tarafından, Rusya’nın yanında yer aldığı algısı güçlenmiştir. Türkiye’nin bir NATO ülkesi olması nedeniyle, Avrupa Birliği ülkeleri ve ABD ile müttefiktir. Müttefiklik sorumluluğu bu ülkeler tarafından sürekli baskılanacaktır. Nitekim Enerji Üssü önerisinin ancak Avrupa Birliği ülkelerinden bir talep gelirse daha mantıklı olacağı bizzat Putin tarafından ifade edilmiştir. Ancak, Türkiye’nin bir Enerji Üssü olma isteği ve Rus doğalgazının Türkiye üzerinden Avrupa piyasalarına ulaştırılması fikrine, ne Avrupa ne de ABD kesinlikle sıcak bakmayacaktır.