Yazıma özür dileyerek başlamak istiyorum. Karatay Belediye Başkanı Hasan Kılca’dan özür diliyorum. Şahsına bir kabahatim olmadı ama beni çok yanılttı.
Yapılanlardan haberi olup da uzaktan bakanlardandım. Ta ki Karatay Termal Tatil Köyü’nü görene kadar. Uzaktan, çevre yolundan birçok kez denk geldi ama yakından ilk defa gördüm, konaklama imkânı buldum.
Tatil köyü, Adana Çevre Yolu’ndan bakınca yatay mimariyle inşa edilmiş binalardan ibaret gibi görünüyor. Ancak kapısından girince (belki biraz abartılı olacak ama) Alice Harikalar Diyarında gibi geldi. Belki de bu kadarını beklemediğim içindir.
Aracınızla girdiğiniz anda anlıyorsunuz başka bir yerde olduğunuzu. Konya’dasınız ama değilsiniz de. Evden ve çevreden uzakta gerçek bir tatil hissi veriyor.
Ağaçlarıyla, parkıyla, yeşiliyle, binasıyla çok geniş bir alana kurulmuş. Bu genişlik de kalabalığı adeta yutmuş ve bir sakinlik vermiş.
Şifayı; hemen girişte, 5 yıldızlı bir otelden hiç farkı olmayan lobisinde şerbet ikramıyla almaya başlıyorsunuz. Sonra odalar… Odalar çok şık. 1+1 apartlar, banyolarında termal küvet. İster kendin pişir ye ister restoranda ye. Her imkan mevcut. E daha ne…
Odada kalmak istemezseniz havuza, hamama, saunaya, kafeye gidebilirsiniz. Yürüyüş, koşu yapabilir, bisiklete binebilir, kamelyada oturabilirsiniz. Arkadaşlarınızla tavla, dama, satranç, okey oynayarak eğlenceli vakit geçirebilirsiniz.
Yani o dış kapıdan girdiğiniz anda dinlenmek ve eğlenmek için birçok alternatifle karşılaşacaksınız.
En çok hoşuma giden sistemlerden biri de akşam yemeği ve sabah kahvaltısında sabit menü uygulaması oldu. Herkes günün yemeğini yiyor. Oturuyorsunuz ve gelmeye başlıyor. Çorbadan tatlıya, peynirden sınırsız çaya kadar. Bu arada yemekleri de gayet lezzetli ve çeşit bol.
Belki gidenler benim kadar etkilenmemiştir. Belki yazdıklarımı abartılı bulacak olanlar var. Ama her fırsatta şehirden kaçmaya çalışan ben için gayet yeterli…
PERSONELE BİR ALKIŞ
Şimdi buraya kadar olan bölüm tesisle ilgiliydi. Beni etkileyen bir diğer durum da çalışanlar oldu. Onlara değinmeden edemeyeceğim. Çünkü çok hak ediyorlar.
Kaç çalışan var bilmiyorum. Belki 100 belki 200. Ama bir tanesinin bile yüzünde hiç somurtma, yorgunluk ifadesi olmaz mı? Yoktu. Ben bu kadar mütevazi, bu kadar güler yüzlü bir ekibi daha önce hiçbir yerde (bir arada) görmedim. Sanki hepsi seçilerek işe alınmış. Bu nasıl bir iş sevgisi nasıl bir motivasyon bilemedim. Sanırsınız oranın sahibiyiz. Yani özel hissettiriyorlar. Ama helal olsun. Personele de Başkan Kılca’ya da…
Özlediğimiz ve aradığımız sakinliği orada bulduk diyebilirim. İşi ya da imkânları nedeniyle çok uzaklara gidemeyenler için ideal bir tatil alternatifi. Çünkü, hem Konya’dasınız hem de çok uzakta…
Ben 2 gece kaldım ve daha ilk günün akşamında, “Bu kadarını beklemiyordum. Hasan Kılca’ya helal olsun” derken buldum kendimi. Başkan Kılca’nın ne kadar vizyon sahibi biri oluğunu orada anladım. Gerçek duygularım bunlar. Ve gerçekten insan odaklı yapmışlar her şeyi ve yapmaya da devam ediyorlar.
Döndükten sonra da Kafe Karatay’ı gördüm. Binaların arasında sizi özel hissettiren bir mekân daha. Şehirden çıkamayanlar için tam nefes almalık, sohbetlik bir yer olmuş. Tekrar tebrik ediyorum.
Hasan Kılca’nın yatırımlarının gurmesi olabilirim.
Özür konusuna tekrar dönersek, önyargılıydım diyebilirim. Gezmek, görmek, tanımak ve anlamak gerekiyormuş.
Saygılar…