Köşe yazısı yazmak maharet ve beceri ister. Herkes köşe yazısı yazamaz ve her Gazetecide köşe yazısı yazacak diye kaide kural yoktur.
Lise’ye gittiğim dönemlerde Yeni Konya Gazetesinde Spor Muhabirliği yaparken sürekli olarak hafta sonları amatör maçları takip eder, o dönemki Spor Müdürüm Hüseyin Oğuz, hafta sonları her gün beni farklı bir sahaya gönderirdi. Oraya gittiğim zaman sabah gider akşama kadar oynana bütün amatör maçları takip eder Gazeteye yazardım.
Yine bir hafta sonu Dumlupınar Sahasında Hasan Kayımkaya ve rahmetli Faruk Şahin ile maçları takip ederken, konu döndü dolaştı köşe yazısından açıldı. Rahmetli Faruk Şahin’e köşe yazılarını beğendiğimi ve köşe yazılarını nasıl yazdığını sordum. Verdiği cevap hala kulaklarımda çınlıyor ‘’Köşe yazısı yazmak o kadar zor bir şey değil. Yeteneğin varsa, daktilonun başına oturduğun zaman aklınla ellerin sana o yazıyı yazdırır. Ama yeteneğin yoksa yırtınsan köşe yazısı yazamazsın sadece yazdığını zannedersin’’ Allah rahmet eylesin, Nur içinde yatsın. Her köşe yazısı yazdığımda onu rahmetle anarım.
Bunu neden anlattım. Aslında uzun süredir yazmak istiyor ama bir türlü yazamıyordum. Son dönemlerde öyle yazılar çıkıyor ki köşe yazısı adı altında. İnsan ister istemez gülmeden edemiyor. Köşe yazısı demek, olan bir olayı ve karşılaştığınız bir olayı kendi düşüncelerinizle birlikte yazıya dökmek ise son dönemlerde köşe yazısı adı altında Gazetelerde çıkan ve internetten kopyalanıp hazırlanan yazılar köşe yazısı değildir. Amaç kendisine köşe yazısı yazıyor dedirtmek ve resminin Gazetede çıkması ise tamam o zaman internetten kopyala yapıştır yazın resminle birlikte Gazetede çıkar. O yazını da Gazetenin sitesinde girersin, Sosyal Medyada ise paylaştınmı ondan sonra yarım saate bir bakarsın kaç kişi okunmuş, okunma sayısı kaç yüz olmuş diye…
Sonrada derler vay be adamın yazısı çok okunmuş… Ama bilmezler ki o yazıyı nereden kopyalamıştır, o okunma sayısına nasıl ulaşmıştır ya da o yazı kimlerin siparişidir.
Sipariş demişken ha birde sipariş yazılar türemeye başladı son dönemlerde. Özellikle de bu milletvekilliği seçimleri döneminde adayların kesinleşmesinden sonra listeye giremeyen aday adayları partilerine kendileri tepki gösteremeyince düşüncelerini yazıya döküp tanıdıkları sözde köşe yazarları vasıtasıyla tepkilerini Gazetelerde yayınlatmaya başladılar. Listeye girememiş, partisine tepkili ama bunu dile getirse partisiyle bağının kopacağını veya partisinden tepki göreceğini düşünüyor olacak ki kendisi yazıyor yazıyı, bir güzel sallıyor partisine o yazıyı da tutuyor sözde köşe yazarının ismiyle resmiyle Gazetede yayınlatıyor. Yazı okunduğu zaman onun yazısı olmadığı bal gibi belli oluyor. Ama yapacak bir şey yok adam köşe yazısı yazdı, süper salladı dedirtiyor kendisine…
Sinir olmamak elde değil. İlla her şeyi bileceksin yapacaksın diye bir kural yok. Herkes köşe yazısı yazıyor diye sende yazacak değilsin ya… Bırak sana da köşe yazısı yazmıyor desinler. Ama olur mu? Aferin delisi olmuşuz ya! Yapmasak olur mu hiç?
Son dönemde bir de çıkar amaçlı yazılan yazılar var. Bunlarda en çirkin olanı. Adamdan reklamı istiyorsun sana reklam vermiyor. Diyorsun ki, eee diğer siteye vermişin bana da ver. Adam ısrar ediyor olmaz vermem diyor. Sonra bir de bakıyorsun kendisi ile ilgili olmasa bile bir tanıdığı vasıtasıyla yalan dolan bir sürü haber… Ne oldu reklam vermedin bende seni rezil ettim. Akıllı olup reklam vereydin böyle rezil olmayacaktın deniyor.
Hafta sonu böyle bir yazı okudum vatandaşın kendi sitesinde… Yalan dolan bir sürü iddaa. Yok şöyle yapmışta, yok böyle yapmışta, yok yemişte yok içmişte, yok küfretmişte… Asıl yaptığı ağabeyime reklam vermemiş. Reklam vereydi bunların hepsi unutulup sümen altımı edilecekti. Firma biliniyor, iş adamı tanınıyor seviliyor diye veya bazı yerlere reklam veriyor diye sana da reklam vermek zorundamı. Ya da her reklam vermeyene vurmak sallamak mı gerekiyor.
İşte önüne her gelen köşe yazısı yazamaya kalktı mı veya sipariş yazılar yayınlanmaya devam ettiği sürece biz daha çok konuşur çok yazarız.
Gerçek Gazetecilere ve köşe yazarlarına sevgi ve saygılarımla…