Son 2 haftadır Konya’nın en önemli gündem maddelerinden biri hiç şüphesiz Selçuklu Ziraat Odası Başkanı Nurettin Akcan idi. Görevden alınana kadar çok az kişinin tanıdığı, mecbur kalmadıkça haber için kapısı bile çalınmayan birçok kişinin numarasını bile bilmediği birisi idi Nurettin Akcan…
Nurettin Akcan’ı Konya’dan çıkıp Türkiye’nin gündemine taşıyan konu ise açık sözlü oluşu ve boğun eğmeyip, kendi doğrularını savunan biri olması. Çok uzun yıllar Faruk Çöklü’nün tek başına aday olduğu ve karşısına rakip bile çıkmadığı ve Başkanlık yaptığı Selçuklu Ziraat Odası Başkanlığı ne oldu da birden bire değerli bir yer haline geldi.
Diyorum ki acaba Nurettin Akcan’da Başkan olduktan sonra kulağının üzerine yatsa ağabeylerinin yâda şöyle diyeyim daha önce olduğu gibi kendisine her söyleneni yapsa ve her söylenene ’He’ deseydi acaba görevden alınırmıydı.
Yada milyarlık yemek faturalarını odaya ödetip, iç çamaşırı parasına kadar tüm harcamalarını odaya ödetseydi, milyarlarca maaşla çalışmayan kağıt üzeri işçilerine odadan maaş bağlatsaydı veya eşine dostuna ve çevresine odanın milyarlarca parasını yedirtseydi acaba görevden alınırmıydı diye kendi kendime düşündüm.
Konuyu en başından takip eden birisi olarak bu konu hakkında rahatlıkla yazı yazabileceğimi düşünüyorum. Faruk Çöklü Başkanlık koltuğunu bıraktıktan sonra odanın harcamalarını kontrol altına aldığını ve lüzumsuz milyarlarca liralık düzenli harcamaları sona erdirdiğini daha o zamanlar söylemişti Nurettin Akcan…
Fetö sanığı vatan haini avukat Nizamettin Kenanoğlu’na Selçuklu Ziraat Odasından aktarılan ve kaynağının belli olmadığını söylediği yüz milyarlarca lira hakkında soruşturma başlatıldığını ve konunun Mahkemeye intikal ettiğini söylemişti Nurettin Akcan. Faruk Çöklü’nün odanın bu yüz milyarlarca parasını çiftçinin alın teri parasını hain avukata neden verdiğini açıklayamadığı para hiç gündeme bile gelmedi. En azından genel merkezden ne müfettiş ne bir görevli geldi nede soruşturma başlatıldı.
Faruk Çöklü’nün Başkanlığı süresince yada sonrasında bu konu neden hiç araştırılmadı diye kendi kendime soruyorum ve cevabını galiba tahmin ediyorum.
Yanlış yapan ve hatası olan kim varsa cezasını çeksin. Benim dedemde çiftçiydi, dayılarım hala çiftçi. Köydeki akrabalarımız hala çiftçilikle uğraşıyorlar. Onların yazın güneşin altında bir yelerinden ter çıkarak kazandıkları alın teri paralarını hiç kimsenin zevki için harcamaya çar çur etmeye hakkı yok. Bunu yapanın ismi hiç önemli değil. Nurettin Akcan’da bu hatayı yapsa ilk karşısında yine bizi bulur.
Ancak donuna kadar odaya ödetilen faturalar, milyarlarca lira tutarındaki yemek paraları ve avukatlara yedirilen yüz milyarlarca lirada ve odanın boşa harcanan her kuruşunda çiftçilerin hakkı var ve bu paralar size haram zehir sıkım olsun. Çiftçinin bir kuruşunu kim boşa harcadıysa bu dünyada da öbür dünyada da iki elim yakasında dır.
Diyorum ki Nurettin Akcan’ın yerine kendimi koydum ve suçlu olsaydım, hatam olsaydı ve denilen gibi yanlış yapmış olsaydım, görevden aldıkları zaman hiç sesimi çıkartmaz bırakır, köşeme çekilir, kendi işime bakardım. Ama böyle olmadığına göre ve ısrarla kendini savunduğuna göre diyorum ki demek ki kendine güveniyor ve ısrarla kendisine kumpas kurulduğunu iddaa ediyor.
Türkiye Ziraat Odaları Birliği Genel Başkanlığına aday olması da bence Konya adına müthiş bir olay ve desteklenmesi gerektiğini düşünüyorum. Tabii ki öncelikle 13 Mart tarihini atlatması gerekiyor. Tarımın başkenti ve Türkiye’nin yüz akı bir ili olan Konya’dan Türkiye Ziraat Odaları Birliği Genel Başkanlığına aday çıkmasına kendi adıma çok sevindim. Kazanır kazanmaz çok önemli değil ama önemli olan kendine ve ekibine güvendir, dahası bilgisine ve Konya’ya olan güvenidir.
‘Rantın çok olduğu odalarda çok dalavereler dönüyor’ söylentisinin artık yok olması gerektiğini düşünüyorum.